Monday, July 16, 2007

YAĞMUR

Kemal onu bir kere olsun görebilmek için uzun kış gecelerinde kah bir sokak lambası altında kah bir saçak altında, saatlerce beklerdi ve bazı akşamlar bu emeline nail olur bazı akşamlarda maalesef onu görmeden evine çekilirdi.Bu olay kaç zamandır böyle devam ediyordu bunu kendisi bile unutmuştu , aslında bunun kendisi için pek önemi yoktu .O sadece onu bir kere görebilmenin keyfini yaşamakla yetiniyordu.
Her şey bir akşam üstü, Enis'in dükkanı önünde arkadaşları ile laflarken Saliha'yı pencerede tesadüfen görmesi ile başlamıştı.O bir anlık bakışma bir türlü aklından çıkmıyordu, halbuki o akşam, Saliha onu görmemişti bile , ne yaptı ise bir türlü aklından çıkmıyordu, işte o akşamdan sonra bir tutku olmuştu .Onun penceresinin karşısında dikilmek ve kendini ona fark ettirmeye çalışmak, Kemal için adeta bir tutku haline gelmişti. İşte yine böyle soğuk yağmurlu bir akşam üzeri idi ve yağmur adeta bardaktan boşanırcasına yağıyordu.
Her zaman olduğu gibi yine Enisin dükkanının önünde ve kendini yağmurdan korumaktan aciz kalan saçağın altında idi .Bu gece yağmur bir tuhaf yağıyordu sanki ,O, ne kadar saçağın altına sokulmağa çalışıyor olsada, yağmur bu akşam inadına, inadına üstüne üstüne yağıyor gibiydi.Sucuk gibi olmuş, iliklerine kadar ıslanmıştı. İki saattir ayni yerde olmasına rağmen karşıdaki evin penceresinden değil bakan birini görmek,İçerden, dışarıya ışık sızması bile , o kalın perdelerin altında imkansızdı. Altına sığındığı saçak kendisini, ıslanmaktan korumak şöyle dursun ,bir de kendi biriktirdiği suyu sanki üstüne boca ediyordu.Bütün vücudu adeta buz gibi olmuştu.Nefesi ile ellerini ısıtmağa çalıştı ama, beyhude bir gayret olduğunu anladı vaz geçti.Canı bir sigara içmek istedi,fakat kibriti tutup tutamayacağından emin değildi.Soğuk onu aciz bir halde bırakmıştı.Bir an kendi haline acımaya başladı. Şimdi ağlamaklı bir hal almış dudaklarında belli belirsiz kımıltılar olmaya başlamıştı, dua ediyordu ,” Ne olur Allahım bu akşam bir saniye olsun onu göreyim benim için gece hiç bitmeyecek sanki” dedi .Duaya başlarken ağlamaklı bir halde idi ama, şimdi gözlerinde iki damla yaş peydah olmuş , ve bu yaşlar artık şıpır şıpır akmağa başlamıştı.Bu durumu fark ettiğinde ise kendi kendinden utandı. Daha sonra bunların göz yaşları değilde , yağmur damlaları olduğuna kendini inandırmaya çalıştı ve rahatladı .Saçağa doğru iyice büzüldü titreyen elleri ile ağzına bir sigara götürdü, kibrit rüzgarın ve yağmurun şiddeti ile bir kaç kere söndü ama yılmadı ve sonunda yakmayı başardı,
Derin bir nefes çekti ama, ayni anda da derin bir iç çekti ve bu arada duman genzine kaçmıştı, işte ne oldu ise ondan sonra oldu müthiş bir öksürük kasırgası kendisini esir aldı , durmadan öksürüyor, öksürüyordu , civardan duyacaklar diye ödü koptu öyle ya, bu yağmurda sokakta tek başına bir adam ne arıyordu ki. Sokakta in cin top oynuyordu mahallenin kedi ve köpekleri bile bir dam altı bir kuytu yer bulmuş ve sinmişlerdi.Arada rüzgarın sürüklediği boş çöp tenekelerinin sesinden başka bir ses duyulmuyordu.Öksürüğü şiddetini artırmıştı.Elindeki sigarayı yere attı, eve gitmeğe karar vermişti ki, birden karşıki evin perdelerinin oynadığını fark etti .Evet perde hafifçe aralanmış ve biri dışarı doğru bakıyordu,birden korktu .İyice olduğu yerde iyice büzüldü.Bir yandan da, dışarı bakanın kim olduğunu anlamağa çalışıyordu.Sonunda tanıdı , “Hay allah, bu Nimet “dedi. Saliha’nın kardeşi.Küçük kız oturduğu yerden ayağa kalktı, perdeyi çekti ve camı açtı , dışarıya hiç bakmadı, daha doğrusu bakmaz göründü .Bir an içinden, “Ah!.. ne olur’du bu Saliha olsaydı, bir an olsun dışarıya baksa ve beni burda kendisini görmek için beklediğimi görse , ve ona olan hislerimi anlasa” diye iç geçirdi. Bu arada küçük kız,elindeki kül tablasının içindekileri skağa doğru fırlattı. Sonra usulca, başını içeri odaya doğru çevirip, ablasına seslendi

-Abla bak seninki yine orda ...dedi


Saliha, kardeşinin kolundan hışımla çekti..


-Sus kız babam duyacak deli ...dedi


Saliha ,bir an odadan ,kardeşinin yanından çıktı.Az sonra elinde bir kibrit kutusu, ve bir masa örtüsü ile geldi. Kardeşini kenara çekerek doğruca pencereye yöneldi.Kemal,tam karşısında ,sokağın öbür tarafından yalvaran gözlerle ona bakıyor gibiydi. Bir an , oda ona baktı ve elindeki ürtüyü dışarı silkeler gibi yapıp, elindeki kibrit kutusunu gösterdi. Sonra usulcacık bir şekilde aşağıya sokağa bıraktı, ve apar topar elindeki örtüyü toplayıp camı kapatıp içeri girdi. Kemal, şimdi yine yalnızlığı ile baş başa kalmıştı. O,bir anlık bakışma ne kadar uzun gelmişti kendisine.Keşke hiç bitmeseydi diye geçirdi içinden, neden sonra aklına kibrit kutusu geldi ,Acaba bana bir mesaj olabilirmi diye düşündü.Kutunun düştüğü yere kadar geldi eğildi onu yerden aldı. Sokak lambasının altına doğru yürüdü. Büyük bir dikkatle kutuyu açtı. Kutunun içinde özenle katlanmış bir kağıt duruyordu. Dikkatlice kağıdı kutudan çıkarttı. Ve okumağa başladı :

HER AKŞAM BU SAÇAĞIN ALTINDA BENİ GÖRMEK İÇİN BEKLEDİĞİNİ BİLİYORUM, BİLMEZDEN GELMEK HOŞUMA GİDİYORDU AMA BU FIRTINADA BEKLEYECEĞİN HİÇ AKLIMA GELMEMİŞTİ , NE OLUR GİT, HASTA OLACAKSIN BABAM FARKINA VARIRSA İKİMİZİ DE DOĞRAR NE OLUR DİKKATLİ OL .........SEVGİLER


Küçük pusulayı tekrar tekrar defalarca okudu.Öylesine mutlu olmuştuki,adeta uçuyor gibiydi.İçi içine sığmıyordu.Sevinçten lambanın altında sucuk gibi olduğunu bile anlamamıştı.Neden sonra , etrafın dikkatini çekeceğini fark etti evine dönmeğe karar verdi.Mutluluktan ayakları adeta yerden kesiliyor gibi idi sevdiği kız, nihayet kendisinin farkına varmıştı ya...!


Gerisi kolaydı ....hem yürüyor hemde bir türkü tutturmuştuki keyfine diyecek yoktu........


BİTLİSTE BEŞ MİNARE BERİ GEL OĞLAN BERİ GEEEEEEL.................

Öylesine bağırarak söylüyorduki , bir kaç sokak aşağıdan gelen bekçinin düdük sesine bile aldırmadı.
********************************************
Aşkın yağmuruna yakalanıp nezle olmaktansa, Sağnak altında kalıp grip olmak daha akılcıdır . Çünki aşk nezlesinin tedavisi henüz bulunmadı.
25/ ARALIK/1995 A.KE.DO

No comments: