KARLI BİR SABAH TELAŞI
Uzandığı yerden doğruldu. Bir an içi ürperdi üşümüştü, odanın içinin bir hayli soğumuş olduğunu fark etti. Kalkıp pencereye doğru yürüdü ve dışarısını seyretmeye başladı. Gördüğü manzara karşısında şaşırmıştı, hafifçe tebessüm etti .Biraz evvel neden üşüdüğünü anlamakta gecikmedi.Çünkü geceden kar yağmış, her taraf bembeyazdı.Saate baktı sekize geliyordu ,artık giyinip işe gitme zamanı gelmişti.Camdan dışarsının son kez seyretti.Sokakta kimsecikler gözükmüyordu. Evinin önündeki park bom boştu.Gün boyunca, çocukların dışında kimselerin geleceğine ihtimal veremiyordu. Perdeleri çekip pencerenin önünden ayrılacağı sırada, parkın öte tarafındaki sokaktan birinin çıktığını gördü. Genç bir kadındı sokaktan çıkmış sola dönüp hemen evine paralel inen yokuştan aşağı inmeğe çalışıyordu. Sakin ve ürkek adımlar atıyordu. Belli ki yerler kayıyordu . Gece yağan karla birlikte don yapmış olduğu belli idi .Genç hanım bir kaç kere sendeledi düşmemek için büyük bir mücadele veriyordu.bir iki kerede kaydı ama kendini toparladı .yürümeye devam etti.Yokuştan inen kadını seyrederken birden içinde tarifsiz bir merak uyanmıştı . Acaba genç kadın düşmeden yokuşu inebilecekmiydi. Pür dikkat ona bakıyordu.Merak ettiği şey, genç kadının ne zaman düşecek olduğu değildi. Düşecekmiydi , düşmeden yokuşu inebilecekmiydi,kafayı sebebsizce buna takmıştı.Bir türlü camın önünden ayrılamıyordu. Oysa çoktan giyinip evden çıkması gerekirdi.Ama takılmıştı bir kere ve bunun sebebini de anlamakta zorlanıyordu.Büyük bir mücadeleninin sonunda genç kadın yokuşu inmişti.Yolun düz kısmına gelince,on metre kadar ilerde sağ tarafta park edilmiş bir aracın başında durdu.eliyle camın üstündeki karları temizledi . Silecekleri yerinden bir kaç kere kaldırıp bıraktı.Aracın kapısı açmağa çalıştı ama , anahtar biraz zorlanır gibi oldu. Birden ayağı kaydı, sendelemişti ama düşmedi.Toparlandı, bir müddet sokağın sonunda başlayan caddeye baktı. Otomobili ile caddeye çıkmasının uygun olup olamayacağını düşünmüş olmalıydı.Arabayı bırakmış olsa bu karda araç bulması kolay olmayacaktı.Karar verdi ve çıkacaktı. kilidi güçlülede olsa açtı, kapıyı çekti. Kapı açılmakta zorlanıyordu.Biraz zorlandı.Sonunda hızlıca kendine doğru çekti.Çok kuvvetli asılmış olmayıdıki kapı aniden açılınca çarptı ve ayakta durmakta zorlanan genç kadını Sendeletti, düşmekten kendini son anda kurtaracaktı ki . Bu sefer hızla açılan kapı aynı hızla geri geldi ve genç kadına çarptı.İşte şimdi düşmüştü ve düşerkende başını aracın marşpiyerine çarparak olduğu yere yığıldı.Bütün olan biteni bir film şeridi gibi izlerken, şaşkınlıktan gözleri faltaşı gibi açıldı.Genç kadın bayılmıştı. Uzaktan bembeyaz karların üzerinde genç kadının boylu boyunca uzanmış sliüeti gözüküyordu.Sokaktan ne gelen , nede geçen hiç kimse yoktu .Bir an için ne yapması gerektiğine karar veremedi.Öylece donup kalmıştı. Kısa bir şaşkınlık anından sonra, hiç düşünmeden kendini sokağa atması bir oldu bir çırpıda kadının yanına koştu.Genç kadının yanına geldiğinde,Çarpmadan ötürü alnında derin bir yarık oluşmuştu,alabildiğine kan akıyordu. Daha bir telaşlandı.Eli ile yaranın üstüne bastırdı , akmağa devam ediyordu. Kadının boynundaki eşarpı çıkarıp sıkıca alnına bağladı.Şimdi biraz kesilir gibi olmuştu.Zavallı kadıncağız öylece hareketsiz yatıyordu.Sanki nefes almıyor gibiydi. Böylesi bir durumda ne yapmak gerektiğini bilemedi . Tıpkı filmlerde gördüğü gibi parmaklarını kadının boyun damarlarına götürdü , göya atar damarının atıp atmadığına bakacaktı .Aslında doğru baktığından da emin değildi.Ama ne bir ses bir kıpırdanma hissedemedi. Her hangi bir şey hissedemediği için daha çok telaşlandı .Acaba ölmüş olabilirmiydi. Kulağını kadının ağzına yaklaştırdı, Nefes alıyordu.Rahatladı demekki ölmemişti. Çevreye bakındı yardım isteyeceği hiç kimseyi göremedi.Genç kadını hafifçe sarstı, bir tepki alamadı.genç kadının elinde , aracının anahtarları duruyordu. Düşerken elinden bırakmamış sıkı sıkıya tutuyordu. Hiç düşünmeden onu yattığı yerden kaldırıp aracın arkasına boylu boyunca uzattı.Birden aklına acil kurtarmayı aramak geldi., ama ne ile...? . Evden pantolonu ve gömleği ile fırladığı için üzerinde telefon yoktu. , çaresiz kadının çantasını açıp içine baktı , ve telefonunu gördü. Hemen hızır acil 112 yi aradı Telefon bir müddet çaldıktan sonra meşgule düştü.Bir kaç denemeden sonra bir netice alamadı . Hep aynı şey oluyordu. Çaresiz genç kadını kendisi hastaneye yetiştirecekti. Aracı çalıştırdı. yola çıktı. ayni anda yan sokaklardan birinden 112 nin bir ambulansı çıkmak üzere idi. Kornaya hızlı hızlı bastı,ve aracı hızlandırıp, ambulansın önüne geçti. ve biraz ilersinde durdu.Araçtan fırlayıp koşarak ambulansın yanına geldi.Heyecandan nefes nefese idi güç bela selam verdi
- Arkadaşlar , lütfen yardım edermisiniz araçta acil bir yaralı var .
Boynundaki Streteskoptan Doktor olduğu anlaşılan bir kişi , genç kadının yanına geldi . Alnındaki eşarbı hafifçe araladı, kan kesilmişti .kısa bir muayeneden sonra .Genç kadının tansiyonuna ve nabzına baktı..Yanındaki personele talimat vererek genç kadının ambulansa taşınması talimatını verdi.
- Beyefendi siz gereken müdahaleyi yapmış gibisiniz. Ama hastanızı hastaneye sevk etmemiz lazım , çünkü tahlil tetkik gerekebilir . Ayrıca bu yaranın da dikilmesi gerekir Hastanın nesi oluyorsunuz.
- Hiç bir şeyi , tanımıyorum bile , evimden sokağı seyrederken,onun düştüğünü camdan gördüm.ve koşup yardım ettim.
- Sizinde, bizimle gelmeniz gerekir .Aksi halde hastayı sahipsiz götürümeyiz .Belkide bir adli vaka zaptı gerekebilir.
-Her ne ise tabiiki geleceğim ama siz şimdi bir an önce zavallıcığı yetiştirin.
-Ama beyefendi , bu kurallara aykırı mutlaka gelmeniz gerekir. Buyrun sizde bizimle ambulansa geçin birlikte gidelim.
-Beyefendiciğim... pardon..! sanırım aracın Doktorusunuz.Bakın Hassasiyetinizi anlıyorum. Peşinizden geleceğimi söyledim. Farz edinki bu hanım size telefonla ulaştı ve sizi çağırdı ve bu arada da bayıldı. O zaman yanında kimsesi yok diye,almayıp ölüme terk etmeyeceksiniz sanırım.O yüzden tartışmayalım. Siz devam edin ben peşinizden geleceğimi söyledim.Zaman kaybediyoruz. Üstelik şu anki kıyafetimi görüyorsunuz.
Elini pantolonun arka cebine attı ve cüzdanından bir kartvizit çıkarıp Doktora uzattı. Buyrun ben AvukatYılmaz Şanlı.. Buda kartım.
Ambulans Doktoru daha fazla tartışma konusu olmasın diye ,kendisine uzatılan kartviziti aldı ve gömleğinin üst cebine koyarak araca bindi , ambulans hareket ederken camı açıp seslendi
-Haseki Hastanesine gidiyoruz lütfen sizde hemen gelin.
Ambulans hızla gözden uzaklaşırken,Yılmaz ambulansın,bir müddet arkasından baktı. Kararsız kalmıştı.Hızla peşlerinden gitmelimiydi,Yoksa eve dönüp, giyindikten sonramı gitmeliydi. Karar veremiyordu.Bir an içi titredi üşümüştü. Evet karar, şimdi kendiliğinden gelmişti. Acele ile sadece üzerindeki gömlekle fırlamıştı sokağa Evine dönecek ,giyinecek ve öyle gidecekti., Yoksa hasta olabilirdi.Aracı döndürdü.Biraz evvel genç kadının düştügü yere geldi.Aracı yine aynı park etti , Cep telefonunun arka koltukta kalmış olduğunu gördü.onu da cebine koydu aracın kapılarını kitledikten sonra ordan ayrıldı ve evine geldi. Hala titriyordu.Bu şekilde evden çıkacak olsa hasta olması işten bile değildi.Banyoya geçti sıcak bir duş aldı ,bütün kemikleri ısınmıştı. Kurulandı ve giyindi. Tam çıkmaya hazırlanıyordu ki. Banyodan gelen bir patlama sesi ile irkildi.Aynı anda da salonun bütün lambaları söndü. Kısa bir şaşkınlıktan sonra,anlamıştı trafo kısa devre yapmış olmalıydı.. Bütün sigortalar atmıştı . İçinden.
” Hadi bakalım Buyrun cenaze namazına “ dedi.
Bu durumda evden hemen çıkması mümkün gözükmüyordu Banyoya koştu şofbene baktı sigortadan çıkıp şufbene giden tüm kablolar, simsiyah olmuş..İçin için yanıyordu . onları söndürdü. Giriş katındaki ana sigortaya gidip baktı. O da atmıştı. Anlaşılan elektirikle ilgili bir problem olmalı idi , şu anda ne onla uğraşacak vakti vardı nede daha fazla zaman kaybedebilirdi. Öylece bırakıp gitmiş olsa , evin bütün sigortaları atmış olduğu için. Akşam geldiğinde zifir karanlıkta kalmış olma düşüncesi canını sıktı.Ayrıca kabloların bir başka yerdende yanma ihtimali ve yangın tehlikesi onu korkutmuştu . Bu yüzden evin içinde bir müddet daha oyalandı , artık bir yerlerin tutuşmayacağına kanat getirince, rahatladı.. Öte yandan hastaneye koşturması gerekiyordu.Ne yapması gerektiğine karar veremedi canı bir hayli sıkılmıştı .Üstelik bir saat sonra yetişmesi gereken önemli bir de davası vardı. Birden aklına gündelikçi Emine hanımı aramak geldi.Telsiz telefonu eline aldı. Elektrik kesik olduğu için çalışmıyordu., sinirle elinden fırlatıp attı. Salona geçti normal telefonu aldı , Çok şükür ki o çalışıyordu.Çevirdi ve Emine hanımı evinden çıkma üzere iken yakaladı . Onu eve gelmeğe ikna etmesi hiçte kolay olmadı , çünkü onunda bu gün için söz verdiği yerler vardı.
-Emine hanımcığım , anlayışınız için çok teşekkür ederim , ama sizden başkasına güvenemem, Çok zor durumda olmasam bu kadar ısrar etmezdim.Bu iyiliğinizi fazlası ile telafi edeceğimden hiç şüpheniz olmasın. Anahtarları Paspasın altına bırakacağım.Az sonra da apartman yöneticisi Agah beye de rica edeceğim o elektrik arızası ile ilgilenir. Gerekli ustaları çağırır .Siz evde bulunun yeter , iş bitince çıkarsınız.Anahtarlarda sizde kalsın bende yedeği var.
Telefonu kapattıktan sonra, Bu sefer yakın dostu,Yönetici Agah beyi aradı, yapılması gerekenleri rica ettikten sonra evden çıktı. Kendi arabasının başına geldiğinde saatine baktı.Saat bir hayli ilerlemişti.Hastaneye gitmiş olsa ,Adliyeye yetişmesi hiç kolay olmayacaktı, çaresiz Hastaneye gitmeyi sonraya erteledi ve Adliyeye doğru yol aldı.Girdiği dava bir miras davası idi ve tarafların dinlenmesi ,şahitler ve avukatların karşılıklı savunmaları .Hesapladığından da fazla uzamıştı. Gerçi karar bir sonraki davaya kalmıştı. ama bu onun iki saate yakın bir zamanını almıştı.Hastaneye uğradığında saat 17.15 e geliyordu. Doğruca acil polikliniğine gitti Görevli hemşireye kendini tanıttıktan sonra, sabahki vakanın gelişimi hakkında bilgi aldı. Hemşire hanım kayıtlara baktıktan sonra .Genç kadının gerekli röntgen ,tomografi fimleri çekilip iki saatlik müşahade sonrasında ,yakınlarının, gelip onu aldıklarını söyledi . Korkulacak ve merak edilecek bir şeyi olmadığını da ilave etmeyi ihmal etmedi . Ayrıca Yılmazın ismini usulen aldıklarını ve meselenin kendisi ile her hangi bir ilgisi kalmadığını da ilave etti.Çünkü genç kadının şuuru yerinde idi ve olayı hatırladığı kadarı ile anlatmıştı.Sonrasınıda zaten Ambulans ekibi ve yılmaz anlatmıştı.Bu arada birkaç kere evini aramış, ve Emine hanımdan bütün tesisatın yenilendiğini ve şofbeninde tamir servisi tarafında gözden geçirildiğini öğrenip eni konu rahatlamıştı.Bu yüzden eve koşturmaya gerek kalmamıştı.
Görevli Hemşireden ev telefonunu almıştı.Çünkü ona vermesi gereken emanetler vardı. Onca ısrarına rağmen Hemşire genç kadının adresini vermemişti.Birkaç kere almış olduğu telefon Numarasından genç kadının evini aradı ama ona ulaşamadı çünkü telefonu cevap vermiyordu.Telefon idaresinden ve internetten kadının adresinide bulamadı, kayıtlara geçirilmemesi istenmiş olmalıydı Sonunda aramaktan vaz geçti nasıl olsa ona ulaşacaktı ama ille de bu gün olması şart değildi.Ama en azından hemşireden genç kadının isiminin Müjgan olduğunu öğrenmişti. Hastaneden ayrıldıktan sonra avukat olan bir arkadaşının yazıhanesine uğradı . Birlikte yemege çıkıp bir yerlerde bir iki kadeh içtiler ve sonunda günü bitirip evine çekildi. Bütün öğlen ve ikindi sonrası merak ettiği tek şey Kart vizitini bıraktığı halde genç kadın neden onu aramamış olduğu idi .Ambulans Doktorunun, kartvizitini mutlaka ona vermiş olması gerekmiyormuydu. Üstelik genç kadının telefonu ve çantası ve çantanın içindeki bütün kredi kartları ve parası kendisinde idi.Bunları düşünürken, bir an kendini yokladı ikiside üstünde değildi. Daha sonra onları arabasının torbido gözünde bıraktığını hatırladı . Nasıl olsa arabası garajda idi ve en azından onlar emniyette sayılırdı. Boş verdi.Yatmaya çekildi.Yorgunluk ve içkinin tesiri ile başını yastığa koyar koymaz uykuya daldı.
Genç kadını ambulans ile hastaneye getiren ekip onu bıraktıktan sonra , yeni görevler için bulundukları noktaya geri dönmeden önce Hastane polisine uğrayıp Avukat beyin kendilerine verdiği kart viziti bırakarak kısa bir rapor düzenleyip ordan ayrıldılar.Bu arada 112 merkeze haber vermeyide ihmal etmediler.Hastaneye getirildikten çok kısa bir süre sonra kendine gelen Müjgan hanım.Görevli birinin cep telefonundan yakınlarına haber vermişti.Gerekli muayene ve tetkiklerden önemli bir şey çıkmamıştı. Doktorların onca ısrarına rağmen Hastanede müşahade altında kalmayı kabul etmemiş. Hastaneden ayrılmıştı.Yakınları vasıtasiyle annesinin evine götürülmüş onun gözetiminde istirahatini tamamlayacaktı.Bayıldıktan sonra neler olduğunu,nasıl getirildiğini. Hepsini öğrenmişti.İçinden tanımadığı ve kendisi ile yakinen ilgilenen o kişiye minnet duymaya başlamıştı. Eve geldikten birkaç saat sonra ilk işi kendi telefonunu aramak olmuştu,Ama cep telefonu çaldığı halde cevap vermiyordu. Ertesi günü yine aradığında bu sefer cep telefonunun çevrim dışı olduğunu gördü.Kafası karışmıştı. Kendisini getiren kişi ile irtibat kuramıyordu bir türlü.O da kendisini aramamıştı. Hoş arasa da nerden arayacak nasıl bulacaktı oda ayrı bir soru idi.Sonunda hastaneye Uğramaya karar verdi.Hastane polisi olay hakkında mutlaka zabıt tutmuş olmalıydı. O kişi ile ilgili bir bilgiye belki ulaşabilirdi.Nitekim düşüncesinde yanılmamıştı. Poliste kendini getiren kişinin kartviziti vardı.Üstündeki ismi okudu.Avukat Selami Tırtıl yazıyordu.Aracına bindiğinde annesinden ödünç aldığı cep telefonunu çıkardı ve kartvizitin üstündeki numaraları çevirdi.Kısa bir zil sesinden sonra karşıdan cevap gelmişti.
-Efendim..buyrun
-Merhabalar. Selami bey ile mi görüşüyorum.
-Evet Efendim .. siz kimsiniz.
-Beyefendi ,Ben Müjgan Yorgancıoğlu Size teşekkür etmek için aramıştım.Beni hatırladınızmı .
-Yoo, hayır hatırlayamadım Müjgan diye birini tanımıyorum hanımefendi .Bu teşekkürü hak edecek ne yapmışım acaba.Yoksa ,müvekillerimden birimisiniz .Özür dilerim gerçekten sizi tanayamadım beni bağışlayın..
-Tabiiki tanımıyorsunuz. Geçen günü yolda bayıldığımda hastaneye yetiştirmeye uğraştığınız kişiyim ben.
-???........ Anlayamadım, pardon ne yapmışım.Sizi hastaneyemi götürmüşüm.Bakın hanım efendi bir yanlışınız olmalı . Ben kimseyi bir yere götürmüş filan değilim.
-Nasıl olur beyefendi , kartvizitinizi de bırakmışsınız, sizi oradan bulup aradım.
-Allah allah,, Peki .Şu anda siz nerdesiniz
-Efendim Hastane bahçesinde arabamın içindeyim.
-Onu sormuyorum hanımefendi hangi şehirdesiniz. Muhtemelen İstanbul olmalı doğrumu.
-Evet İstanbuldan arıyorum.
--Hah bakın şimdi anlaştık sayılır, Şu anda ben yaklaşık bir haftadır bir iş için boludayım .Eşimde yanımda .İsterseniz doğrulatmak için size otelin Resepsiyon numarasını verebilirim. Doğruluğunu ordan teyit edebilirsiniz.
-Rica ederim beyefendi gerek yok, sanırım gerçektende ortada bir yanlışlık olmalı .Rahatsız ettim özür dilerim.
-Yoo rica ederim özür dilemenize lüzum yok hepimizin başına gelebilir.Bakın şu ana kadar ,Konu belki sizin bir ,özeliniz olabilir diye bununla ilgili bir şey sormadım. Ama yinede anlayabildiğim kadarından merakım uyanmadı da değil.
-Hayır özelim olan bir konu değil efendim. Bundan bir yada iki gün önce sabah büroma giderken karda düşüp bayılmışım , bir bey yardım etmek için koşup beni hastaneye ulaştırmaya çalışırken.Yolda gördüğü bir ambulansa bırakmış. Ve sonrada anladığım kadarı ile size ait olan birde kart vizit bırakmış, İşte Sizi bu yüzden aramıştım.Bu arada Cep telefonum kredi kartlarım ve bir iki önemli evrakımda çantada yanımda idi onlarda yok.Hoş herhangi bir olumsuzluk olabileceğini henüz aklıma getirmedim . Amacım sadece öncelikle teşekkür etmekti.
-İlginç.Benimde kafam karıştı.Bu hikaye biraz karışık,İşin içinde bir hırsızlık olmadığı ilk bakışta belli ama , benim kartımı size neden vermiş onu anlayamadım.
-Neyse beyefendi karışıklık için özür dilerim. rahatsız ettim kusura bakmayın.
-Rica ederim.Keşke size bir yardımım dokunabilseydi. Bir mahzuru yoksa beni aradığınız bu telefonun nosunu kayıt edip sizi daha sonra arayabilirmiyim.Cidden gelişmeleri bende merak ettim.Ayrıca ben yarın sabah İstanbula dönüyorum . Nasıl olsa kartvizitim sizde ,Buyrun büroma uğrayın birde şu olayı yüz yüze konuşalım,belki Birlikte bir hal çaresi buluruz.
-Mademki konunun sizle alakası yok daha fazla rahatsızlık vermek istemem ilginiz için teşekkürler
-Rica ederim efendim asla bir rahatsızlık söz konusu olmaz. Israr ediyorum lütfen uğrayın, en azından bir çay ikram edeyim size
-Kısmet .. Neyse ,söz vermiş olmayayım , çünkü bu aralar benimde işlerim yoğun sayılır.
-Pardon bir mahzuru yoksa ne iş yaptığınızı sorabilirmiyim.
-Mimarım ben efendim iç mimar .Her neyse alakanıza Tekrar teşekkür ederim,artık kapatmam gerek yapmam gereken işlerim var,izninizle.. size iyi günler,
--Sizede
Avukatın ısrarcı tavırlarından sıkılmıştı,soracağı bir çok şey olmasına rağmen daha fazla konuşmayı gereksiz buldu.Oysa Selami beyin amacı kendine yeni bir müşteri bulma kaygusundan başka bir şey değildi.Bu kısa konuşmadan sonra ,şaşkınlığı daha fazla artmıştı.ne düşüneceğini bilemiyordu.Bir müddet daha beklemeyi uygun gördü. Ortada tuhaf bir durum vardı ama tüm bunlara sebeb ne idi.Bir anlam veremiyordu.Ama en azından şimdilik , bir üç kağıtçı tarafında soyulduğu fikrini kafasına sokmak istemiyordu.Birkaç gün daha bekleyecekti.Bakalım bunun altından ne çıkacaktı.
Yılmaz yorucu bir dava dan çıkıp civardaki kafelerden birine geldiğinde içersi bir hayli kalabıktı yinede en diplerde bir yerde boş bir masa bulup oturmuştu. Oturduğu yerden ,Civarında bulunan tüm masalardaki insanların konuşmalarının çoğu nerede ise duyuluyordu.Bir an kendini rahatsız hissetti ama sonra çabuk toparladı. Kimseyle özel bir konusu yoktu. Nasıl olsa yalnızdı . Bunca kalabalığa ragmen oturacak yer bulabildiği için fazla şikayetçi olmayı yersiz buldu. Bir an acaba insanlar bunca gürültü patırdı arasında neler konuşurlar ki diye, bir merak uyandı içinden. Aslında böyle yerlerde, böyle şeyler merak etme gibi bir huyu yoktu ama. Canı sıkılıyordu . Belki eğlenceli olur diye geçti aklından. Sonra bu gibi saçma fikirler aklına geldiği için kendine kızdı.Nerdende gelmişti böyle bir şey . “Hay Allah..!” dedi içinden.Birden neden merak ettiğini anladı. Masasına geçip otururken yan masada oturan iki genç hanımı fark etmişti.
-Müjgan.. inan bende bişey anlamadım.Adam hırsız desen değil.Irz düşmanı desem hiç değil. Hayırsever biri desen. Onuda pek söyleyemiyorum. Madem seni hastaneye yetiştirmeğe uğraşırken , ambulansı yolda görüp seni ona devrediyor.Ama onların peşinden hastaneye gelmiyor.Cep telefonun onda ama cevap vermiyor.Cüzdanın onda,Paraların, kredi kartlarının hepsi içinde ve adam ortalarda yok. Valla kafam karıştı.ve hiçbir anlam veremedim bu işe .
-Evet Gönülcüğüm bende bir şey anlayamadım. Sanırım,Bana karşı göstermiş olduğu şövalyeliğe rağmen pekte tutarlı ve matah biri değil, gibime geliyor...Ne yaparsınki, İstanbulda. her cins insan yaşıyor,alıştık artık.
-Peki olayı polise bildirdin mi ?
-Bildirmeme gerek yok zaten hastanenin polisi olayı rapor edip Emniyete bildirmiştir mutlaka
-Amaaan Müjgan.. ne kadar rahat ne kadar geniş bir insansın ,Hastane polisinin görevi başka , Kolluk kuvvetlerinin görevi başka ,Her şeye rağmen karakola gidip bildirseydin ya..! altından ne çıkacağı belli olurmu .Hem hastane polisi neden olayı farklı algılasınki. Adamın biri seni yolda baygın bulup hastaneye , yada ambulansa devrediyor. E..! Sen kendine geliyorsun. Kendi kendine düştüğünü söylüyorsun. Ortada senin bir şikayetin yok. Sana kasıtlı yapılmış bir darp olayı, bir kaza yok , cinayet yok azmettirme yok.Hastane polisini bundan sonrası ilgilendirmezki. En iyisi , Sen durumu Emniyete bildir. Bak kredi kartlarından paralarından vs den haber yok.Bankaya bildirip kartlarını iptal ettirdinmi . Hesabında para çekilmişmi .
-Yoo hayır çekilmemiş.. Müjgan hafifçe gülerek .Biliyormusun ben bankalara henüz , kredi kartlarım kayboldu diye bildirmedim bile .
- Eh pes bee.....!Gerçektende mangal gibi bir yüreğin varmış, kız sen delimisin, insan tanımadığı birinin dürstlüğünü böyle salakça test edermi.
-Şu ana kadar bir şey olmadığına göre bundan sonrada olmaz.Ama galiba haklısın en azından kredi kartlarımı iptal ettirmem gerekir. Polisede , bu günde geçsin yarın bildiririz artık.Her şeye rağmen ,yinede kimsenin günahını almak istemem .adam bana iyilik yaptı , nankörlük etmeyelim.
-Peh iyilik yapmış mış...
Yılmaz kulaklarına inanamıyordu.Bu iki hanım düpe düz kendisinden bahsediyordu.Pekte şık bir şekilde ,söz ettikleri söylenemezdi Neyseki Biri daha itidalli idi. Bir an düşündü ,ne yapması gerektiğine karar veremedi .Ama,bu sohbete müdahale etmesi artık kaçınılmaz olmuştu.
-Özür dilerim, sizi rahatsız etmek istemiyorum ama ,Sohbetinize ,müdahale etmek zorundayım. Bana kalırsa insanlar bir olay hakkında fikir yürütmeden önce,aynı olayın karşı tarafta nasıl cereyan ettiğini bilmiyorlarsa .O konu hakkında hüküm vermemeli .Adli meselelerde bir kural vardır.Kişi suçu ispatlanana kadar,Suçsuzdur.Bilmem anlatabildim mi.
İki hanımda söylenenlerden hiçbir şey anlamamış şaşkın şaşkın ona bakıyorlardı.Biraz evvel arkası dönük oturan,Müjgan hanımda başını çevirmiş şaşkınlık içersinde yılmazın yüzüne bakıyordu.Kısa bir an için göz göze geldiler.Evet bu bir gün evvel karda düştüğünde yardımına koştuğu hanımdı.Yılmaz o günün şaşkınlığı ile fark edememişti ama , bir an kendini çok etkileyen o bir çift gözün sahibinin ne kadar güzel biri olduğunu ilk defa görüyor gibi idi.Sanki saatler boyu sürmüş hissini veren , o bir iki saniyelik bakışmada neler söylemesi gerektiğini çoktan unutmuştu Ama genç kadının bakışları ondan ayrıldıktan hemen sonra ,kendine geldi.
-Pardon ne demek istediniz acaba (diye, sert bir şekilde sordu gönül )
-Hanımlar tekrar özür dilerim.Sanırım ne dediğimi birden kavrayamadınız. İzin verirmisiniz masanıza bende iştirak edebilirmiyim.Çünkü az evvel sözünü ettiğiniz kişi bendim.Anlatmam hata açıklamam gereken şeyler var.
İki Genç kadının şaşkınlıkları bir kat daha arttı. Birbirlerine baktılar.Yılmaz sandalyesini onlara doğru çevirip masaya yaklaştı ve konuşmağa başladı.
-Adım Yılmaz Şanlı, avukatım. Sizi hastaneye ben getirdim . Pardon.... daha doğrusu ambulansa ben teslim ettim.
Müjgan hanım şaşkınlık ve hayretle sordu.
-Adınız Yılmazmı Allah Allah ..Peki Selami Kim..? Sizle ne ilgisi var . Neden kaç gündür ortaya çıkmadınız
- Selami mi ....? Haaa Eveet Selami , doğru ya Onun kartviziti
-Evet Selami ... O gün Ambulans doktoruna o adı taşıyan bir kart vizit bırakmışsınız.
- Maalesef bu yanlışlığıda da istemeden yapmışım . Ama izin verirseniz en baştan başlayıp olayı size anlatmam gerek
- Buyrun sizi dinliyorum yılmaz bey
Öncelikle bu olayda Selami Beyin isminin karışması meselesine gelince , Sanırım ,O gün telaş ,panik ve korku ile kendi kartvizitim diye onunkini vermiş olmalıyım .Bunuda sizi getiren Ambulansın Doktorundan öğrendim , iki gün sonra doktor beyi evinde bulup , sizle ilgili detay bir bilgi almak için telefon açtım. Ben, ısrarla adım yılmaz diyorum . O’da.. hayır..Selami olmalı deyince yanlışlığı , o zaman fark ettim. Yoksa bende, merak içinde idim.Siz neden telefonla beni aramıyorsunuz diye
- İyide beyefendi benimle irtibat kurmak için neden iki gün sonrasını beklediniz.
- Olurmu .. ben aynı gün hastaneye uğradım ama biraz gecikmiştim Sizi ambulansa teslim ettikten sonra giyinmek için evime uğramıştım . Evimde küçük bir yangın çıkmıştı. Hastaneye geldiğimde ise siz çoktan taburcu olup çıkmıştınız.Evinizin telefonunu oradaki görevli hemşireden aldım. Defalarca sizi evinizden aramama rağmen size ulaşamadım. Adresinizi istedim vermediler.
-Peki En azından ben kendi telefonumu, siz de olduğu için defalarca aramıştım , Onada bakmadınız ,bunada bir anlam veremedim
-. Efendim ben telefonunuzu hatta el çantanızı arabamın torpidosuna koymuştum . Ertesi günü baktığımda ise zaten şarzının bitik olduğunu fark ettim. Telefonunuzu şarz ettim bu seferde şifresini bilmediğim için açamadım . Dolayısı ile telefonunuz o gün bu gündür aracımın torpido gözünde duruyor. Bankalarınızı arayıp adresimi bırakmıştım.Biraz evvel duyduğum kadarı ile siz henüz bankaları aramamışsınız , velhasıl, Bir türlü. Birbirimize ulaşamadık.Bu arada hak verirsinizki , işlerimin yoğunluğundan daha detaylı bir arama içersine giremedim.
Bütün bu konuşmaları sabırla dinleyen Gönül birden söze karıştı
-E.. pes yani..! bütün bu anlattıklarınızdan sonra ,size hak vermemizmi gerekiyor, Şuna desenize ben biraz boş verciyim.İsteseydiniz ne yapar ne eder Müjgan hanıma bir şekilde ulaşırdınız.yok şarz bitmişmiş yok bilmem ne .Bahane ararsanız elbette bişeyler daha bulursunuz.Ama aradan üç geçmiş ve bu gün burda karşılaşıyorsunuz. Tesadüfler olmasa ,kimbilir daha ne kadar süre,ne siz bizim, nede biz sizin varlığınzdan haberdar bile olmayacağız demektir bu.
Gönülün bu ani ve sert çıkışına karşı , Yılmaz ne diyeceğini şaşırmıştı. Cevap vermeye hazırlandığı sırada söze Müjgan atladı.
-Amaan Gönül sende bi alemsin , yılmaz beyin yaptıklarına karşı söylediğin şeylere bak.Beyefendi sağolsun elinden geleni zaten yapmış.Unutmaki onunda kendine göre bir hayatı var,üç gün üç gece beni arayacak değildi ya.. ! Yılmaz bey siz gönül hanımın söylediklerine bakmayın.onun adına özür dilerim
-Ne münasebetle , benim adıma özür diliyorsunki .Baştan sona kadar haklıyım.. Hah..! şu konuşana bakarmısın, seninde ondan kalır bi tarafın yok.Sende en az onun kadar geniş ve boş vercisin.Aradan üç gün geçmiş.Hala kredi kartlarını iptal ettirmedin.Tamam yılmaz bey bir beyefendi çıkmış olabilir. Ama farklı ve art niyetli birilerinin eline de geçebilirdi öyle değilmi.Valla ne diyim ,Tencere yuvarlanmış . Kapağını.... Amaan boş ver Her neyse ne
-Sizden gönül adına özür dilerim sanırım size biraz haksızlık yaptı gibime geliyor.
- Yoo , aslında sanırım biraz da haklı galiba
- Birazmı ..........Hıh !
-Her ne ise olan oldu artık. Herşeye rağmen ,Sanırım kısmette burda buluşup karşılıklı birer kahve içmemiz nasipmiş. İzin verirmisiniz kendimi af ettirmek için size birer kahve ikram edeyim.
-Hayır izin vermiyorum, çünkü burda kahveyi hak eden taraf sizsiniz yılmaz bey müsaade ederseniz.Kahveyi ben ikram edeyim.Unutmayınki size minnet borcum var.
-Lütfen böyle şeyleri aklınıza getirmeyin, ve bir dahada böyle minnet filan gibi sözler işitmek istemiyorum. Bu arada,Merak ettiğiniz ve Sormayı unuttuğunuz şeyler kaldı ise , onlarıda cevaplandırırım.
Bir kaç dakika sonra sohbetin içeriği , Bayılma ve kayıp eşya konusu olmaktan çoktan çıkmıştı. özel hayatlara doğru bir seyir göstermeğe başlamıştı. Devamlı ikisi ,yılmaz ve Müjgan konuşuyorlardı.Bazen arada karşılıklı yaptıkları espirilere kahkahalarla gülmelerini pek anlamlı bulmuyordu ama. Gönül hanım ,Kadınlığın verdiği bir iç güdü ile orada bulunmanın gereksizliğini fark etmekte gecikmedi.İzin isteyerek yanlarından ayrıldı Yanlarından ayrılırken,Böyle yapmakla bunun doğru bir şey olup olmadığını düşünmekten kendini alamadı , ikisinin bir arada olmasının ortaya yaydığı pozitif enerjinin , hiçte boş anlamsız olmadığını , bir ay sonra aralarında yapmış oldukları nişan merasimi de teyit ediyordu.İyiki o gün yanlarından ayrılmışım diye düşünmekten kendini alamıyordu.
No comments:
Post a Comment