Monday, July 16, 2007

MİNÜBÜSTE KİKİRDEME

Şemsettin yirmidört saatlik nöbet yorgunluğundan sonra kendini eve bir an evvel. atmak telaşı ile münübüse daldı.En arka sıralardan birinde yer bulup koltuğa kendini bıraktı. Yanında oturanların kıpırdamak gibi bir niyeti yoktu, ama önce oturdu sonrada iyice bir yerleşti.Arkasına yaslanarak eve gidene kadar, şöyle bir şekerleme yapmak amacıyla gözlerini tam kapatıyordu’ki, münübüse, kendisi ile beraber binenlerin içinde çok güzel bir bayanında olduğunu gördü.Genç kız, oturacak yer olmadığı için geldi, Şemsettin tepesine dikildi . Önce bir hamle yapıp yer vermek istedi ama öylesine yorgun ve bitkindi’ki ,birden vaz geçti ve erkek sadizimi öne çıktı . içinden kendi kendine söylendi:
“ Ne gerek var . varsın ayakta kalsın, zaten o otursa ben ayakta kalmayacakmıyım.Ne olacak yani, yer versem bana bir teşekkür etme tenezzülünde bile bulunmayacak”
Diye, içinden geçirip, Bir hanıma yer vermemiş olmanın utancını öylesine örtüp, vicdanını rahatlattı sonra omuzunu silkeleyerek boş verdi, arkasına iyice bir yaslandı gözlerini kapattı.Hem gözlerinin yorgunluğunu gideriyor hemde düşünüyordu. Birden aklına sevdiği kadın geldi ve onu düşünmeğe başladı . Zaten kadınlara düşmanlığı’da sevdiği kadının, onu umursamamasından kaynaklanıyor gibiydi.Bir an onu ve aralarındaki ilişkiyi düşündü .Sevdiği kadın olan Dürdane ile bir meseleden dolayı tartışmışlar ve ondan sonra, kadın altı ay boyunca bir kere olsun,onu aramamıştı.Her seferinde arayan Şemsettin’di ve kadın onun her aramasında’da onunla hiç bir şey olmamış gibi yine konuşuyordu ama,Kendisi bir türlü aramak istemiyordu. O’da kadın egosunu her halde öyle tatmin ediyor gibiydi. Birden şemsettin kadının kendisine karşı tavrını yumuşatmak amacıyle, kafsının içinde bir takım planlar yapmaya başladı. Evet,tek çözüm yine her kadında var olan analık duygularını ve şefkat duygularını istismar edecekti.Eve gider gitmez ona telefon açıp sitem edecek ,kendi perişanlığını ona uzun uzun anlatacak,her zaman yaptığı gibi, yine kendini kadına karşı acındıracaktı. Yaptığı iyi bir şey değildi ama, o bir kadına asla zorla bir şey yaptıramayacağını biliyor ve mağdur insan rolü oynuyordu.Ona ancak böyle ulaşabilirdi kadın altı ay boyunca Şemsettin’in bu halinden sıkılmıştı ama yinede bir erkeğin kendisine muhtaç olmasından sanki zevk alıyor gibiydi.Yinede Şemsettin’in halinden tam emin olamadığından kırmamak için onunla uzun uzun konuşuyor ona moral veriyordu.Aralarındaki sevgi ilişkisi ise çoktan bitmişti bile bunun ikiside farkındaydı ama Şemsettin henüz aşk deprasyonlarını atlatamadığı için,onu bu kadar sık arıyordu.Ölmüş bir aşkın dirilmesi için acaba son bir umut varmı diye uğraşıyordu. .Aslında ikiside birbirlerine rol yaptıklarını çok iyi biliyorlardı.ama alışkanlaklar o kadar kolay terkedil miyordu. Şemsettin Kafasının içinde telefon açıp konuşmağa başlamıştı bile :

- Alo Dürdanem nasılsın
- Sağ ol iyilik sağlık sen nasılsın
- Bende iyiyim,Neden aramıyorsun beni , bak senden elli defa özür diledim.Gönlünü almak için binbir kılığa girip her türlü şaklabanlığı yaptım ama nafile bir kere olsun aramadın, ne olur arasan.
- Aramak isterdim ama,öyle meşgülümki telefon açmağa fırsat bulamıyorum..
- Meşgulmüsün, her ay 163 otomatikten öğreniyorum en az beş altı milyon lira telefon faturası ödüyorsun. Onlar, her kimse, konuşurken meşgul değilsinde beni arayacağın vakitmi meşguliyetin depreşiyor.

Şemsettinin kendi kendine sorduğu soruya kafasının içinde konuştuğu Dürdane cevap vermedi, ona cevap verdirmedi. Hala konuşmaya devam ediyordu ama vurucu cümlesini henüz söylememiş onu sona saklamıştı.

-Senin bu tavrın beni öldürüyor kendimi bir hiç gibi hissetmeğe başladım, bana adeta bir pislik muamelesi yapıyorsun
- Estağfurullah, Şemsettin o ne biçim söz öyle
- Estağfuru, Mestağfuru yok , öyle.Kendimi bir hiç, bir çöplük gibi hissediyorum. Çok acımasızsın, Bundan sonra aşkımı içime gömüp canıma kıymaya karar verdim, Böylelikle benden ebediyen kurtulacağın için sonsuza kadar sevinebilirsin,.. elveda.... Seni üzdüğüm için beni affet,ve hakkını helal et .
- Lütfen Şems ... böyle konuşma beni üzdüğünün farkındamısın..

Şemsettin hergelesi, finali tam yerli film sonlarına benzetmişti. Dürdane onun böyle konuşmasından üzülmüş gibiydi. Şemsettin bir an keyiflendi. İşte gene onun en hassas tarafından yakalamıştı,Ve bunu sonuna kadar oynamaya karar verdi. kafasının içinde yeni diyaloglara yer açmak için beynindeki düşüncelerini, bir bir istifledi . Oturduğu koltuğa şöyle bir yerleşti.Keyiften sırıtmaya başlamıştı. Dürdane galiba yumuşayacaktı. İçinden ” oldu bu iş dedi” Deliler gibi kendi kendine tebessüm ediyordu. Kafasının içindeki düşünceler öylesine yoğundu’ki, adeta onları bir araya getirmekte zorlanıyordu. kapalı olan gözlerini, şöyle bir açıp dikkatini toplamağa çalıştı.Ama hala güldüğünün farkında değildi .Birden münübüse beraber bindipte yer vermediği güzel bayanla göz göze geldiler. Genç kadın sebebsizce kendi kendine gülen bu adama meraklı gözlerle bakıyordu. Şemsettin genç kızın meraklı bakışını umursamadı boş verdi .Tekrar gözlerini kapattı. Konsantresini bozup kafasının içindeki düşüncelerin dağılmasını istemiyordu ama,Birden genç kadının ona meraklı gözlerle garip garip bakması aklına geldi.. biran yine gözlerini açıp genç kıza baktı.Yine göz göze geldiler. Şemsettin genç kızın şaşkın şaşkın kendisine bakıyor olmasına elinde olmadan yine gülümsedi .Ama birden Kendi garip durumunun farkına vardı.Kafasını sağa sola salladı öyle ya kim olsa meraklı gözlerle bakardı. Genç kız haklıydı, Buna rağmen, bu sefer’de onun meraklı haline sırıtmağa başladı.Şemsettinin gözleri kapalıydı ama oda korkunç bir arzu ile genç kızın hala kendi kendisine bakıp bakmadığını merak ediyordu.sonunda dayanamadı,acaba hala, bakıyormu diye, gözlerini açıp yüzüne bir kere daha bakmak istedi. kafasını kaldırıp baktı, Genç kız, yine ona şaşkın şaşkın bakıyordu. Şemsettin dayanamadı gülmesini sürdürdü. Genç kız birden,onun bu sebesizce gülmesini üzerine almağa başladı. Acaba adam banamı gülüyor diye , üstüne başına göz gezdirdi,sağına soluna baktı.Acaba bir yırtık sökük vardı’da onamı gülüyordu. Orasını burasını çekiştirmeğe başladı . Genç kadın sanki tik’e yakalanmış gibiydi.Durmadan sağına soluna bakmağa devam ediyordu. Çantasından ufak bir ayna çıkarıp yüzüne,uzun uzun baktı . Makyajını kontrol etti. Hiç’te,acaip bir durumu yoktu . Peki bu adam neden bana bakıp bakıp gülüyor diye içinden geçirmeğe başladı. Kızmağa başlamıştı, ama elin adamına, elin yabancısına ne söyleyebilirdiki , Masum masum başını öne eğdi, ama yine göz kapaklarının altından Şemsettine bakmadan edemiyordu. Şemsettin’in aklından, Dürdane çoktan uçup gitmişti bile . Genç kadın o kadar güzeldi’ki , Böyle bir kadını bırakıp,şimdi, Dürdaneyi düşünmenin sırasımı diye içinden geçirdi. Ama kadının kendi kendine yaptığı şeylere daha fazla gülmeğe başladı. Şimdi minübüsün içinde, ikisi arasında sessiz bir sinir harbi başlamıştı. Kadın garip garip ona bakıyordu. Şemsettin’de sebebsizce gülmesine,şimdi bir sebeb bulmuştu. o’da genç kadının şaşkın ve masum haliydi. birden Kadının bu haline acıdı.Onu rahatlatmalıydı, Kafasını kaldırıp kadına baktı, Sağ işaret parmağını kafasına doğru göstererek sağa sola çevirdi. Genç kıza, “Ben deliyim ondan gülüyorum” der gibi bir hali vardı. Şemsettinin yaptığı bu hareketten sonra genç kız, rahatladı.Gerilmiş sinirleri adeta boşaldı. Aniden,Kikirdemeğe başladı, Bir yayın boşalması gibi kikirdeme ile başlayan tebessüm biraz sonra yerini hızlı hızlı gülmeğe bıraktı . Bir yandan Şemsettin bir yandan’da, Genç kız, Birbirlerine iki yabancı insan, sebebsizce kahkahalarla gülüyorlardı. Minübüsün içindeki diğer insanlar bu kahkaha fırtınasınının sebebini anlamak için meraklı gözlerle onlara bakmağa başladılar . İkiside öylesine kendilerinden geçmişlerdi,ki kimsenin, kendilerine bakıyor olmasına aldırmadan gülmelerine devam ediyorlardı . Sonunda Şemsettin dayanamayıp genç kıza seslendi :

- Gelin biraz da siz oturun..
- Yoo......... rica ederim rahatsız olmayın.
- Aman efendim estağfururllah rahatsızlık ne demek

İkisi birbirlerine kırıtırlarken Şemsettinin yanında oturan adam, biraz sonra inmek amacıyle kalkınca mesele kendiliğinden hallolmuştu. Genç kız oturdu Şemsettin:

- Biliyormusunuz ben deliyimde onun için gülüyordum , siz benim kusuruma bakmayın,pek kimseye zararım dokunmaz
- Ay.. inanmıyorum
- Neye inanmıyorsunuz
- Deli olduğunuza
- Haklısınız bende inanmıyorum ama her kez öyle diyor.
- Cidden delimisiniz
- Vallahi , Billahi ..deliymişim
- Allah Allah böyle yemin ederek deli olduğunu söyleyen adama ilk defa rastlıyorum. Hayret hiçte belli olmuyor
- Gördünüzmü bakın, sizde inanmaya başladınız bile
- Ne diyebilirimki , cidden delimisiniz
- Bilmem .....siz ne dersiniz..?
- Konuşmalarınız, çok mantıklı geldi bana ama bilinmez ki. neyse geçmiş olsun o zaman
- Sağolun,Yolculuk ne tarafa
- Fatihe,.......... işe gidiyorum.
- Ne güzel.. bende o tarafa gidiyorum, size yol arkadaşlığı yapmamın bir sakıncası varmı .
- Var tabi,
- Neden
- Yalan konuşuyorsunuz da onun için
- Hangi konuda
- Minübüse binerken Edirnekapıda ineceğinizi söylediniz , şimdi Fatihte işiniz olduğunu söylüyor sunuz. Bu yalan değilmi.
- Haklısınız ama demin dedim size ben deliyim diye ne söylediğimi bilmiyorum. O, yüzden kusuruma bakmayın.
- Sizin deli filan olduğunuzu hiç sanmıyorum ama bir şeyi iyi biliyorumki bana asılıyorsunuz gibi geldi.
- Haklısınız bende aynı fikirdeyim. ama buna değecek kadar güzelsiniz.

Genç kadın birden ummadığı bir anda bu iltifatla karşılaşınca elinde olmadan hem gururlandı, hemde tebessüm etmeğe başladı

- Bakın sizde gülüyorsunuz demekki yalnız ben deli değilmişim
Onun bu lafına ikiside birden kahkahalarla gülmeğe başlamışlardı. Kaderin garip bir cilvesi iki yabancı alâkasız insanı aylar sonra çok iyi birer arkadaş yapmıştı . Şemsettin Dürdaneyi çoktan unutmuştu bile varsa yoksa şimdi hayalindeki tek kadın, Minübüste aşık olduğu Dürüye idi...........
**************
Uzun çarşı baştan başa , Biri olmazsa öteki.
22.11.1997-09.05/11.30.Ctesi

No comments: