RÜYALAR GERÇEKLERDEN HER ZAMAN İYİDİR
Kemal , ramazanın kaçıncı günü unutmuştu artık , öyleki ,iftar zamanının geldiğinden bile habersiz olduğu zamanlar oluyordu. Zaten gece sabahlara kadar oturduğu içinde , ancak gün ışıyınca yatıyordu. Tabiiki uykusunu alamadığı içinde , gündüz ancak İkindi vakti kalkıyordu. Ama bu son üç gün üç gece hiç uyumamıştı . hayalet gibi evin içinde gezinip duruyordu . ve bu son üç akşamdır , İftar ezanın okunmasıyla , içine bir sıkıntı doluyor ve genellikle bu saatler Eser’le birlikteyken onu eve bıraktığı ve ayrıldığı saatlerdi , Geçen akşam,ansızın Eser, eve balkondan gelmiş, onunla konuşmuştu . nasıl olduğunu bir türlü anlayamamıştı,ama kadın konuşmuştu işte . yoksa uyduruyormuyum diye , kendi kendine defalarca sorup durmuştu . Oysa dün gece bir yudum su içtikten sonra ansızın fenalaşmıştı ve o güne kadar dökmüş olduğu göz yaşlarından bir kat daha fazlasını , o akşam dökmüştü , o haliyle bile teybe bir kaset takıp Eser’e seslenmişti, ama kimbilir Eser o anda ne yapıyordu .kimbilir nerde, Kemalden habersiz kendi alemindeydi bir yandan teybe konuşurken , bir yandan’da Seda Sayanın GERİ GEL adlı şarkısını dinliyordu. Zaten normal bir adamı zıvanadan çıkaracak bu şarkıları neden dinlerdiki . Sanki birileri ona ızdırap vermek , acı çektirmek için bu besteleri yapmıştı . Ne diyordu şarkı :
GERİ GEL NE OLURSUN
Gözlerim Dalıyor , Yine uzaklara.
Seni Arıyorum Karanlıklarda
Bulamıyorum,Ne yapsamda,Çok özlüyorum .
Nerdesin...............
Geri Gel Bana, Ne olursun,
Beni Sev Ne Olursun
Dayanıyorum Artık.......................
Dertli bir insanın bunları dinledikten sonra etkilenmemesi mümkünmüydü . ama umursamıyordu . Odasında divanının baş ucunda duran telefona uzandı Kemal , Rasim beyi arayıp dertleşmek istiyordu . aslında niyeti bu değildi . Ondan sadece kendisini , Eserle, barıştırmasını isteyecekti , Aman Allahım hele öyle bir şeye muaffak olmuş olsaydı Rasim bey , Kemali ne kadar mutlu ettiğini , bilebilirmiydi ,Ne olurdu .Eser ona , “Kemal seni affettim , bak bir daha beni üzersen , sana bu çektiklerinin bin katını çektiririm , Ha! bak, Birde bana ikide bir aşkından bahsetmeyeceksin, biz seninle iki dostuz iki iyi arkadaşız , iyi adamsın hoş adamsın, ama sana aşık olmam mümkün değil ,anla bunu” Deseydi. Bende “Olsun , yeterki sen benimle eskisi gibi dost ol ,Ara sıra telefon açıp, sesini duymak benim için ne kadar önemli biliyormusun,Bana terslendiğinde , Ne oluyor eline ne geçiyor ben burda , deprasyon geçirirken , gururuna gururmu katıyorsun, Biz düşman olamaya- cak kadar iyi bir arkadaştık , tamam bir hata yaptım, insan hataları af ettiği oranda yücelir . Yemin ediyo rum bir daha asla kırmam seni , Sana daha önce, söylediğim bir şeyi, şimdi başka türlü söylüyorum bak. “Uzaklarda bir yerlerde güvenebileceğin bir dostun, bir arkadaşının olduğunu bilmek, kötü birşeymi “ Geçmiş güzel günlerimizin hatırına , kırma beni , asla ama asla ,telefonu bir daha yüzüme kapama “
Böyle söylemeyi düşlüyordu Kemal ,Telefona uzandı ve çevirdi. Karşı tarafın zili acı acı çalıyordu . cevap veren yoktu . belki düşmemiştir diye bir daha çevirdi. Yine açan olmadı. belliki evde değildi.Rasim beyin iş yerinin telefon numarasını buldu,orayı aradı, orada’da yoktu. Telefona çıkan sekreter kız onun izinde olduğunu , söylemişti . telefonu yerine koydu . Canı sıkılmıştı . Bir iki saat sonra . arasa iyi olacaktı belki o zamana kadar eve gelmiş olabilirdi . vucudu öylesine yorgunduki en iyisi biraz uzanıp istirahat etmek, diye düşündü , Sonra bundan vaz geçti, çünki biliyordu bu yorgunlukla yatarsa ,en az üç dört saat uyuyabilir ve bu gün Rasim beyle buluşma şansı tamamen ortadan kalkabilirdi . Onun bu saatlerde nerede olabileceğini düşünmeğe başladı, aklına birden merkezi aramak geldi , hem biraz Savaşla sohbet etmek iyi gelecekti, nede olsa tek ortak yanları geçmişte Savaş kadına aşıktı , şimdiyse kendisi. Bu yüzden , onunla çene çalmak , iyi gelecekti .Merkezi aradı , tesadüf bu ya , telefona Rasim bey çıkmıştı,
- Alo buyrun,
- Alo....... , sesiniz yabancı gelmedi, Rasim bey yoksa senmisin
- Alo .. Kemal bey
- Evet , benim . yaaa.. ne tesadüf be.. ! bende seni arıyordum . Savaşa seni soracaktım. Bak Allahın işine, gökte ararken yerde buldum.
- Hayrola
- Hayırdır , hayır . e.e. önce bir hatırını sorayım nasılsın iyimisin
- İyilik sağlık , sen nasılsın
- Sağ ol , bende iyiyim.... Rasim bey seninle konuşmam lazım , bu gün müsaitmisin, bir yerlerde buluşalım biraz çene çalalım
- Konu nedir, hayrola
- Ne olsun be , Rasim bey , bizim konumuzu biliyorsun, bizim Eser’den başka bir konumuzmu var. Seninle bir yerlerde buluşup dertleşelim . sen bugün müsaitmisin onu söyle
- Valla bilmiyorumki , herhangi bir programım yok , dur bir düşüneyim , ........... İstersen akşama bize gel
- Sizde olmaz rahat konuşamayız , Dur bakayım , en iyisi saat sekizde ben mecidiyeköye geleyim , orda buluşalım , ordan bir yerlere geçer otururuz
- Tamam , bekliyorum
- Çok sağol, Yenge hanıma hürmetler
- Sende selam söyle
- Başüstüne
Akşam sekizde buluşup ,bir cafe’ye geçip oturdular , söze önce Rasim bey başladı
- Hayrola Kemal , beni apar topar çağırttığına göre mühim bir şeyler olmalı
- Benim için mühim be rasim beyciğim.
- Anlat seni dinliyorum .
- Rasim beyciğim , sen Eser’le benim aramdaki ilk ve son köprüsün , senden başka kimse ilede bu meseleyi konuşamam biliyorsun . Rasim bey , ben galiba kafayı yedim, aslında bu söylediklerime kendimde inanmadan anlatıyorum ya neyse , Geçen gece Eser bize geldi.
- Neee.. sizemi geldi . saçmalama
- Tamam saçma olduğunu bende biliyorum ama geldi , buna hem yemin ederim , hemde edemem, çünki bende artık pek emin değilim . Yada şöyle söyleyeyim birileri onun adına geldi , veya benim rahatlamam için gözüktü desek .
- Anlamadım. Ciddimisin
- Çok ciddiyim. Ama ne olup bittiğinin farkında olduğum için, bunu ne demek olduğunu, ne manaya geldiğini , iyi biliyorum, ve bildiğim içinde o günden sonra bir daha uğramadılar .
- Bende pek bir şey anlamadım. Fakat bu böyle sürerse denetimim elimden kaçacak ,Tabii bunda Eser’in bir suçu yok, o kimbilir hangi aleminde. Beni şu anda hatırladığını bile sanmıyorum . Ama onunla konuşmağa ihtiyacım var . Bir şey daha söyleyeyim, Hanımla biz kesin ayrılmağa karar verdik , böyle bir şeyi daha önce söylemiş olsalardı , hayatta inanmazdım, ama şu anda onu pek umursadığımı söyleyemem, harıl harıl ev arıyor. Ha , bulduğunda gönderirmiyim onuda bilmiyorum
- Benden ne yapmamı istiyorsun .hem siz hakikatten ayrılma konusunda ciddimisiniz . eğer sizin barışmanız için elimden gelecek bir şey varsa ben ve eşim seve seve yardımcı olur aranızı buluruz .
- Çok sağol ama , bunu pek yararlı olacağını söyleyemem , çünki ikimizinde , yalnız kalıp duygularımızı tahlil etmeğe ihtiyacımız var . ona kalırsa , ben doğru Eser’e koşacağım .
- O halde Eser’den ne yapmasını istiyorsunki , onun bir şey yapmasını istemiyorum , ne yalan söyleyeyim onun beni sevdiğine kendimi zorlada olsa inandırdım aslında ikimizde böyle bir şeyin olmadığının farkındayız . En azından ben, onun benle ,bir evliliği isteyecek kadar,beni sevmediğini biliyorum.Bunu en başından beri biliyordum . Ama belki bir an birbirimizle olmaktan hoşlandık,o kadar. O, benden ayrıldıktan sonra , ilişkimizin pekte o kadar önemli olmadığını çabucak kavradı,ve unuttu.Ama ben ondan ayrıldıktan sonra, ona daha çok bağlandığımı , hissettim ve bu duygum her geçen gün artarak sürüyor. Sana yeminle söylüyorumki , otuz beş gündür, gece ve gündüz ,aklımdan hiç çıkmadı, sana yeminle onu bir gece olmazsa ertesi gece rüyamda mutlaka görüyorum.Daha bu gün onu yine gördüm. Ne gördüğümü hatırlamıyorum ama gördüm işte .
- İyide onun ne yapmasını istiyorsun, ben ne yapabilirim
- Bende bilmiyorum , ama sen bizi en yakından tanıyan kişisin, Eser bana öyle davranıyorki , dünyada en son görmek istediği kişiymişim . bu çok ağrıma gidiyor. Bana bunu yaparmıydı , sen bizim ne kadar iyi bir arkadaş olduğumuzu biliyordun. Belki bunu dünyada yapacağı en son kişi bendim ama işler tersine döndü.
- İyide , sende mutlaka birşeyler yapmışsındır.Eser öyle biri değildiki, hemde sana karşı . Hatırlıyormu- sun bir gün ne demişti,
- Ne demişti
- Kemal bey,bir gün bu görevden ayrılırsa ,uğurlar- ken, onu şak diye öpeceğim , hemde sarılarak öpeceğim demişti . bende sormuştum .Neresinden ? kız diye .
- Bırak öpmesinden vaz geçtim, bir selam versin onada razıyım
- Niye bu kadar üstünde duruyorsunki ,madem selam vermek aramak istemiyor. Sende boşver , uğraşma
- Yapamam be, Rasim bey, onunla dargın olmak istemiyorum. Onu seviyorum.belki sevdiğimi zannediyorum . bilmiyorum ne düşüneceğimi şaşırdım.
- E. Be kardeşim sende .. O, yazıları yazacak, ne vardı. Hadi yazdın diyelim , niye gönderirsin
- Yazdık işte rasim bey onun bunu bu kadar ciddiye alabileceğini nereden bilebilirdimki . Ellerim kırılsaydı’da yazmasaydım . ama yazdık bir kere, biliyormusun , senin içinde bir takım şeyler yazdım.ama ikinci bir hataya düşüp bunu sana okutmak gibi bir niyetim yok çünki senide kaybetmek istemiyorum
- Benim için ne yazdın
- Bana hayali şahsiyetler gerekliydi , bunları kişiselleştirdim, bu yüzden hepsinin doğru olduğunu söyleyemem , fakat muhattapları yaşayan kimseler olduğu içinde bu yanlış anlaşılabilir. Bu yüzden ben bu hatayı bir kere yaptım ikinciye yapmam , ama sana şu kadarını çıtlatayım, seni biraz çapkın ve uçarı bir tip olarak canlandırdım, Romanımda öyle bir tipe ihtiyaç vardı. Öyle yaptım. Ama Eser, kendisine uydurduğum tipi ,çok ciddiye aldı , hepsi bu
- Acaba hepsi bundan ibaretmi , seni görmek istememesinin başka bir nedeni olamazmı dersin.
- Bilmiyorum , artık sağlıklı düşünemiyorum.
- Şimdi gelelim benden ne istediğine
- Rasim bey , bizi barıştır kulun kurbanın olayım , bunu ancak bir tek sen yaparsın, seni kırmaz , belki benimle bir yerlerde bir on dakika buluşur ve konuşuruz . Belki bunun, için onu ikna edersin. Ne dersin, ha ! yaparmısın bu iyiliği bana
- Valla bilmemki ,kabul edeceğini sanmıyorum ama , yinede bir söylerim.Gerisine karışmam gelirmi gelmezmi . Karınla niye ayrıldığınızı söylemedin.Sana ben, daha önce söylemedim’mi , kadınlara karşı bu kadar umursamaz tavırlar içindesin, bir gün pişman olursun diye .
- Ben bir şey için pişman olmuş değilimki.
- Şimdi böyle söylüyorsun ama ilerde bu fikirlerin değişir buna eminim
- Bilmiyorum, ama paylaşacağımız bir şey kalmamıştı. Yinede gelecek için şimdiden, bir şey söylemek doğru değil.
- Herşeye rağmen bir daha düşünün, acele ediyorsunuz gibi geliyor bana
- Acele eden kendisi , zaten bu dertleri başıma saranda kendisi , ben kadın benle hissi bir şekilde ilgilenmiyor, diyordum, o , seni seviyor diyordu , buna asla inanmadım ama böyle söylemesi, bunu duymuş olmak, hoşuma gidiyordu, Hep içimden böyle olması için dua ediyordum. O, benden uzak- laştıkça , ben daha çok içime kapandım. Karımın peşine düşeceğime , Eser’i her geçen gün daha çok arar oldum , yalnız kaldığım akşamlarda , içimden ağlamak geliyordu, Eserin hasretinemi ağlıyordum , yalnızlığımamı, ilgisizliğimemi,Kendimemi acıyordum yoksa , yoksa ne bileyim ben , kafam karma karışık , şu anda en çok desteğe ihtiyacım olduğu bir anda , yalnız kaldım. Çok mutsuzum be Rasim bey, ah bilsen Eser’i öyle özlüyorumki.
- Valla senin halin, pek iç acıcı değil sen şu anda bir deprasyon geçiriyorsun ve senin gerçektende ilacın Eser Hanım .
- Bencede, zaten sen demiyormuydun Eser için , bağımlılık yapıyorsun diye.
- Şaka yapıyordum ama, görüyorumki gerçeğe dönüşü vermiş.Pekala bir deneriz bakalım . Eğer, Eser insafa gelirse , sizi barıştırırım.
- Böyle bir şey yaparsan sana minettar kalırım.
- Peki ne umduğunu söylermisin,
- Bilmiyorum , bilmiyorum, onu tekrardan görmek , gülüşünü seyretmek,arada bir onunla dertleşmek , ne bileyim ben , aklıma başka bir şey gelmiyorki, başka bir şey getirmek istemiyorum. Çünki ondan daha fazlasını istemeğe hakkım yok .
- Bak Kemal kabul et artık , hiç bir şey eskisi gibi olmaz , bundan sonra olmaz Kemal, ama ben yinede , bir kere şansımı deneyeceğim . Benden haber bekle
- Mutlaka ara beni , sen ihmalci bir adamsın, ama ne olur bunu ihmal etme , mümkünse yarın onunla irtibat kur . beni haberdar et
- Tamam söz arayacağım , kalkalımmı
- Olur kalkalım
Kalkıp dışarı çıktılar , Rasim bey kemalden , mecidiyeköy karakolunun önünde ayrıldı, kemal karşıya geçip otobüs bekledi ama , otobüsle yolculuk etmek kadar ifrit olduğu bir şey yoktu .karşı caddeye geçti bir iki taksiye el ettikten sonra durmadıklarını görünce yeniden otobüs durağına geldi , uygun bir otobüs arıyordu , Topkapıya kadar gelse orada aktarma yapabilirdi . ama az sonra bir minübüsün yanaştığını gördü , büyük bir ihtimalle korsan çalışan lardan biriydi aldırmadan atladı,ve yarım saat sonra evindeydi Kemal ,evine çıkmadan annesine uğradı bir yarım saat onunla sohbet ettikten sonra, doğru odasına çıktı , zaten sabahleyin evden yataklarını toplamadığı içinde yatağı açık bir vaziyette onu bekliyordu. doğruca yatağa uzandı .
****
İki gün sonra Rasim bey onu aradığında kuşlar gibi sevinçliydi hatta telefon ahizesini yerine koyduktan sonra odanın içersinde takla atmağa başlamıştı , eğer bir gören olsaydı ,onun, mutlaka delirmiş olduğuna hükmederdi . zaten kendisi’de akıllı biri olmadığını söyleyip duruyordu .Vah zavallı Kemal, vah ! aşk insanı ne hallere koyuyormuş bak gördünmü, diyordu kendi kendine . Rasim beyin söylediklerini defalarca düşündü , şöyle konuşmuşlardı :
- Eserle konuştum ve güç bela ikna edebildim .seni aslında hiç görmek istemiyormuş ,ama geçmiş güzel günlerin hatırına , beni kırmadı, ve sana bir on dakika ayıracakmış,yarın saat üçü on geçe, Galerianın önünde buluşalım dedi ,
- Sende gelecekmisin Rasim bey
- E. Tabii, ben hakem olacağım her ihtimale karşı orda olayımki, birbirinizin boğazına sarılmasına mani olayım
- Yapma be rasim bey , ben nasıl ona kıyarımda boğazına sarılırım
- Ben zaten senden korkmuyorum, bakarsın Eser senin boğazına sarılır,dimi ama
- Eh, sarılsada haksız sayılmaz.ama o bana kıyamaz be rasim bey
- Ben orasını bilmem
- Tamam yarın mutlaka orda olacağım
Kemal bütün konuşmaları , kafasından tek tek geçirdi bunları defalarca kendi kendine tekrar etti . ama bir saat sonra ,telefonu yeniden çaldı, yine arayan Rasim beydi ,
- Kemalciğim programda bir değişiklik oldu,
- Nooldu rasim bey yoksa Eser vazmı geçti .
- Hayır vaz geçmedi, ama kendisini evden almamızı istiyor
- Oh çok şükür, bende sandımki , neyse saat kaçta buluşacağız ,
- Yine aynı saatte , ha sahi senin şimdi altında arabada yok ne yapacaksın
- Araba işi kolay , sen merak etme , buluruz bir araba
Gerçektende Kemal için araba hiç sorun olmamıştı ,Cemle fatihe gidip bir araba kiralama şirketine gittiler ve bir günlüğüne beş milyon vererek bir araba kiraladılar, eğer işleri daha erken biterse ,ve söylenen kilometreyi aşmazlarsa , tutarı kadar para ödeyip üstünü alacaklardı , şayet fazla kilometre yaparlarsa farkını vereceklerdi . kiralama işi yarım saatlerini bile almamıştı, gerekli ,sigortalar yapıldıktan ve evraklar tamamlandıktan sonra , arabayı almışlardı, yolda Cem’i indirdikten sonra doğruca Eserin evinini önüne geldiklerinde , Rasim beyin alttaki dükkanda , ihtiyar amca ile sohbet ettiklerini görüp içer girdi
- Selamın aleyküm
-ve Aleyküm selam hoş geldiniz . Kemal bey çoktandır gözükmüyordunuz .
- E, naparsınız görevi bırakınca artık bu taraflara uğrayamaz olduk . zaten Bizim Eser hanımda bıraktı . onun için artık görüşemiyoruz , bu akşam Şirketin bir yemeği varda ,Şefimle beraber Eser hanımı oraya götüreceğiz
- Kızıma iyi bakın , size emanet
Kemal mecburen yalan söylemek zorunda kalmıştı, ama her şeyi herkezin bilmesine ne gerek vardıki . Rasim bey Eserin zilini çaldı , aradan on dakika geçmişti ,.Eser aşağı inmişti, Kemal arabada oturmuş pencereden Eserin gelişini seyrediyordu. Kadının suratı bir hayli asıktı , belliki gergin ve kızgındı , tabii gülümseyecek hal bırakmamıştıki, Kemal kimsede . Rasim bey koştu Esere kapıyı açtı özellikle ön kapıyı açmıştı . kadın bir an tereddüt eder gibi yaptı , ama tam kapı önünde naz yapacak ve ya tartışma yapacak durumda değildi , istemeyerek bindi. Kemal o anda bir ruh gibiydi , ne konuşabiliyor nede nefes alabiliyordu , içinden şurdan bir an evvel , uzaklaşsak diyordu .Nitekim az sonra hareket ettiler , kadında yüzünü Kemalden yana çevirmemişti , belliki o’da Kemalin konuşmasını bekliyordu . Kemal bu sessizliği bozmak için teybe bir kaset taktı. Ve sesini hafifçe açtı,şimdi bir slov parça olan ve yüzlerce kez çalmış olduğu Love You çalıyordu . şarkıcı kadın daha ilk kelimeyi söylemesine fırksat kalmadan Eser çat diye teybi kapatmıştı, Kemal iliklerine kadar dondu ama ses çıkarmadı , yine sesizliği Rasim bey bozdu
- Niye kapattın Eser Hanım , ne güzel dinliyorduk
- Ah ! Rasim bey sen bilmiyorsun adamın biri bunları dinleye dinleye kafayı bozdu , hem biliyormusun , bende bu şarkının çok güzel hatıraları vardı , birileri onuda kirletti , bu yüzden yine kirlenmesini görmeye tahammül edemedim
ortalıkta bir anda buz gibi bir hava esti , Rasim bey bile buna bir cevap veremedi.Bütün taşlar Kemaleydi ve kadın bu taşların gönderilen adrese gittiğini pekala biliyordu, ama kemal Eser’in sinirli ve kızgın halini bildiği için onun sinirinin geçmesini bekliyordu nasıl olsa onada sıra gelecekti , şimdi susması gerekiyordu .
- Çocuklar bakın , bir teklifim var , beni burda bir yerde arabadan indirin , çekin gidin nereye isterseniz gidin ve rahat konuşun, isterseniz bir birinizin boğazınada sarılabilirsiniz ama ben burda olduğum müddetçe ikiniz anlaşılan konuşamayacaksınız , ne dersiniz
Kemal Eser’in daha konuşmasına fırsat vermeden
- Valla iyi akıl ettin , eğer sana karşı ayıp olmayacaksa , seni buralarda bir yerde indirelim ,
- Buralarda filan değil hatta burda indirin bende beş dakika anneme uğrarım zaten bizimkide orda daha sonra onunla birlikte döneriz
Kemal , Eserden yeterince fırkça yediğine kanaat getirdikten sonra ilk defa Eser’e döndü ve sordu
- Sen ne dersin indirelimmi , Rasim beyi , benimle yalnız kalamaktan korkarmısın .
- Senden ne korkacağım be ! ne yapabileceğini sanıyorsunki
Kemal istemeden bıyık altından gülmüştü , işte onun bu kendine duyduğu güveni seviyordu, onun bu kararlılığını seviyordu , onun sinirini bile seviyordu. Ne iyi bir kızdı şu Eser. Ah! nasıl yapmıştı onu kırma ahmaklığını . Rasim beyi bakırköyde indirdiler adam onlara el sallarken , arkalarından bağırıyordu ,
-Ben yokken, sakın kavga etmeyin .
Yolda Kemal sordu .
- Nereye gidelim
- Nereye gidecekmişiz , çek şurda bir kenara ne konuşacaksan konuş ,
Kemalde öyle yapmıştı zaten sahil yoluna inmişlerdi , aracı sağa yanaştırıp yazın çay bahçesi olarak kullanılan , bir büfenin otomobillere ayrılmış park yerinde durdu ve park etti . Bir yandanda etrafa bakıyordu , hem etrafta it kopuk varmı diye, hemde , çay servisi yapan büfe açıkmı diye bakıyordu , iyi bir yer bulmuştu , tam önlerinde deniz vahşi bir şekilde dalgalarını fışkırtıyordu. Bu gün herhalde lodos vardı ve havada çok soğuktu bu yüzden arabayı çalışır bir vaziyette tutuyordu ,otomobilin içersi gayet sıcaktı, ama Kemalin ateşi daha fazlaydı ,ve heyecandan elleri kurumuştu, hemde boğazı, yapacak bir şey yoktu Büfe belliki , kış olduğu için kapalıydı , canı da öylesine bir çay içmek istemiştiki . arkasına yaslandı konuşacaklarını kafasında sıraya dizmeğe çalışıyordu, biraz sonra kendinden taraftaki pencere tıklamağa başladı , bir an ürktü , bir cingene kadını , sesleniyordu
- “ Aşıklara fal bakayımmı “
- İstemez dedi Kemal
- Biz aşık filan değiliz ( diye ilave etti Eser)
Kemal başını kadından tarafa çevirdiğinde bir sağlep satan seyyar bir satıcı , gördü ve seslendi adam koşarak gelmişti , buna çok sevinmişti Kemal ,Eser’e sordu
- Sağlep içermisin
- ıyyy..... (Dedi Eser , bu iğrenirim manasınaydı herhalde .
- Sen bilirsin, amca , sen yinede iki tane getir , belki inadı kesilir biraz sonra içer ,
Adam koşarak gitti ve çok az sonra elinde iki kağıt bardakla , dumanı tüten sağlepleri getirdi . Bardak- ların kağıttan olduğunu gören Eser , nazlanmadan sağlep’in birini almıştı , Kemal yine muzipçe güldü , camı kapattı ve Yüzünü Eser’e çevirdi , tam konuşmaya niyetleniyorduki eser konuşmuştu
- Merasiminiz bittimi ....., E.E.!, Kemal Bey sonunda muradına erdin , senden hiç kurtulamayacakmıyım. Söyle bakalım derdin nedir.
Kadın adeta azarlar gibi konuşmuştu , Kemal birden neye uğradına şaşırmıştı . Bir an , keşke önce ben başlasaydım diye düşündü .sonunda dayanamayıp konuştu .
- Hiç bir derdim yok benim bütün derdim , kederim sensin , ben yeniden eskisi gibi dost arkadaş olmak istiyorum
- Sen bunun bir daha olabileceğine inanıyormusun. Rasim bey çok rica etti , kıramadım. Senin halini anlattı bana , hoş ben senin ne durumda olduğunu gayet iyi biliyorum ya. Neyse Ne istiyorsun benden , peşimi niye bırakmıyorsun . anlamıyormusun bitti artık. Bundan sonra hiç bir şey eskisi gibi olmaz bunu kafana iyice yerleştir . Sana o Cuma günü , Telefonda Love story’i niye dinlettim biliyormusun,
- Herhalde, acıdığın için olacak
- Hayır asla , ben nasıl acınmaktan nefret ediyorsam, böyle durumlarda’da kimseye’de acımam.
- Acımasız olduğunu kabul ediyorsun yani
- Sana acımamı, istermiydin
- Asla , beni öldür ama acıma , bundan daha aşağılayıcı bir şey olamaz hayatta ,Neden Telefonda Love Stroy’i dinlettin o zaman
- Sen böyle durmadan sözümü kesecek olursan, bunuda asla öğrenemeyeceksin
- Dinliyorum , peki anlat
- Bana doldurup gönderdiğin kasette . gene kaş yapayım derken göz çıkardığının farkında bile değilsin yalanmı
- Gene ne yapmışım .
- Hatırla bakalım , ne demiştin ,”Benimle eğer oynadıysan , sen bir fahişeden daha fahişesin”, aynen böyle söylemiştin değilmi . bunu hangi kadın kabul edebilir . Bu bir ikincisi , benim seninle oynamak gibi bir niyetim asla olmadı, oynaşacak bir durumumuz olmadıki , seninle oynamış olayım , bir takım şeylerden , sonuç çıkarmış , yorum yapmışsın yalanmı
- Aramızda hiç bir şeyde olmadımı
- Ne olduğunu , söyle bakalım .
Kemal ne cevap vereceğini şaşırmıştı, böyle bir cevapla, karşılaşacağını kurmamıştı kafasında. Oysa kadın daha önceleri olduğu gibi , yine ona tavır takınıyordu. Bir an, gerçektende , ben hep yanlışmı yorumladım olayları , diye düşünmeğe başladı. Ama buna ne hakkı vardıki işte kadın daha önce olduğu gibi yine onu, bu konuda tersliyordu .
Bir an karısının ona söylediği aklına geldi , “ Eğer karını sevmediğini söyleyecek olursan, kadının sana karşı tavrı değişir “
- Ben karımı , sevmiyorum Eser , Seni seviyorum
- Çüşş... Eğer sen karını, yirmiüç senede sevmediysen Hiç kimseyi sevemezsin hayatta ,
- Biz ayrılıyoruz ,Eser
- Banane ,..Valla , bu sizin sorununuz ,beni aile ilişkilerinize bulaştırmamanızı , sana daha o zamanlar söylemiştim
- O zaman durumlar farklıydı . Seni sevdiğimden bu kadar emin değildim .
- Kemal sen yalancı bir adamsın .Sana bu saatten sonra , hiç bir konuda güvenmem mümkün değil,yarın bir gün sen burda konuştuklarımızıda yazarsın yalanmı
- Vallahi yazmam Billahi yazmam , sana yeminle
- Sana ne oldu böyle eskiden sen böyle bir adam değil din , benim sevdiğim Kemal , böyle yalaka bir tip değildi .
- Ne dedin sen... sevdiğim adammı dedin , ne olur bir daha söyle
- Hoop hoop,, hemen lafı istediğin şekle çekme. Sev diğim dedikse , aşık olduğum manasında demedik. Sevdiğim bir arkadaşım demek istedim.
- Biran bende zannetmiştimki
- Ne zannetmiştin
- Boş ver
Kemal birden , hüzünlendi, gerçektende şimdi yıkılmıştı . gözlerinde iki damla yaş peydah olmuştu . eskiden olsa bunları göstermemek için elinden gelen gayreti gösterirdi , ama boş verdi , bu saatten sonra ne değişirdi . onca zaman kendini aşağılamış olması şimdi yavaş yavaş gururuna dokanıyordu. Eser’e bunca taviz vermiş olmasını şimdi bir türlü içine sindiremiyordu.Kemal ne yapmıştı böyle , şimdi nasıl tamir edecekti yıkılan gururunu , artık her şey için çok geçti . Eser onun gözyaşı döktüğünü fark etmiş istemeden ,içi titremişti. Bir an ona çok ağır konuştu ğunu fark etti ama konuşmuştu. Şimdi bütün söyle- diklerimi geri aldım .Diyemezdi ya
- Ne oldu ağır geldi değilmi , evet genellikle böyle olur. Peki sen bana o romanı gönderdiğin vakit benim hangi durumda olabileceğimi hiç düşündünmü , benim hislerimle oynadığının farkındamıydın. Allah bu , Büyük Allah , Sorumsuzca yazdın bütün bunları, sonra kaçıp kurtulacaktın değilmi . Hiç benim ne hale gelebileceğimi düşünmedinmi , seni daha önce ikaz etmiştim , bana o romanı okutma diye yalanmı. Almak istememiştim ve sen ısrarla vereceğini söylemiştin almadım . Yinede ne yaptın , ne ettin gönderdin. Beraberliğimizin ipini çektin . Güzel bir beraberliğimiz vardı,Ve mutluyduk. Ben yalnızdım , sende öyle , Biz farkında olmadan yalnızlığımızı paylaştık. Ama sen benden’de yalnızmışsın ve haberin yokmuş , nasıl bunu öğrenmek hoşuna gittimi .
- Hayır gitmedi ,ama,ben sıkıldım artık, vaaz dinle mekten
Kemal böyle söylerken , farkında olmadan biraz sert konuşmuştu, Eser’i terslediğinin farkında bile değildi
- Sıkıldınmı ......., Hani bana kızmayacaktın bak seni beş dakika eleştirmeme dayanamadın , peki ben ne yapsaydım , bana gönderdiğin nüshada yüzseksen- sekiz sayfa vardı. Oysa tamamının ikiyüz seksen sayfa olduğunu söylüyordun . onca sayfalar dolusu şeye nasıl katlanacaktım . demekki eleştirilmek güzel bir şey değilmiş,
- Hayır senden sıkılmadım sadece , oturduğumuzdan beri , beni tersliyorsun, oysa buraya yeniden barışmak için gelmiştik.
- O senin fikrin. Nerden biliyorsun barışacağımı , senin yuvanı yapmış olmak için gelmiş olamazmıyım.
- Öyle olsaydı gelmezdin , zaten sen benden , uzakta olduğun her an benim yuvam yapılıyordu , onun için bu saatten sonra , hemde geldikten sonra bile hala bana kırgınlığın devam ediyorsa , demin doğru söyledin bundan sonra , bizim eskisi gibi olmamıza imkan yokmuş bunu daha iyi anladım . Ama sana şu kadarını söyleyeyim çok kindar bir kadınmışsın . seni hiç böyle tanımamışım.
- Sen hayallerine aşıksın oğlum , gerçekleri gör artık.
- Hayret bir şey . Ben bu kadar ahmakmışım haberim yokmuş . Sana ne söyleyebilirimki . Galiba sen haklıymışsın , ben hayallerimdeki kadına aşıkmışım, sen asla benim kafamdaki Eser , Değilmişsin ,
-Beş buçuk aydır anlayamamışsan ben ne yapayım benim kabahatim değilki .
- Beş buçuk ay evvelki , kadınla şimdi kin kusan kadın aynı değilki
- Sen onu yılbaşı akşamı öldürdün .
- Peki , hiçmi haklılık payım yok benim bütün bunları ben kafamdanmı uydurdum.
- Ne yani bütün oluşumlar senin kafandaki gibi olmak zorundamı. Niçin daha detaylı düşünmüyorsun .
- Ne gibi yani , düşünecek ne varki . beni sevmediğini açık açık söyledin , beni aşağıladın , gururumu ayaklar altına almama izin verdin. Nasıl keyif alıyormusun bari . bak istediğin kadar konuşa-bilirsin , böylelikle , hem sen rahatlarsın, hemde benim vicdanım rahatlar.
- Hah işte onu söylemeni bekliyordum , sabahtan beri sen vicdanını rahatlatmak peşindesin , benim peşimde değilsin , öyle değilmi .yalanmı .
- Valla artık bu saatten sonra hangisi doğru , hangisi eğri , bilemiyorum. Belkide sen haklısın .
Kadın ona kendini savunması için bir koz vermişti , tabii ya ,seni değil vicdanımı rahatlatmak için bunca zaman çaba sarf ettim , deseydi iş çoktan bitmiş olurdu. Ama bu neyi değiştirirdi , kendini kandırabi- lecekmiydi,Eğer bir insan kendini kandırıyorsa bu kendine yapacağı en büyük kötülüktü , onca gün salya sümük ağlamasını, nasıl izah edecekti,....... kendine olan saygısı, sarsılmayacakmıydı . eğer birde kendine olan saygısını kaybederse , şerefsiz bir şekilde yaşamanın ne manası vardıki , İşte bu yüzden kadının oyununa düşmedi .
- Evet , vicdanım sana yaptıklarımdan rahatsız ama seni sevdiğim için bunca zamandır peşindeyim ,
- İnanayımmı ,
- Keyfin bilir , inansan ne yazar inanmasan ne yazar
- Ya demek öyle ..
- Öyle tabii , sen beni sevmedikten sonra , ben seni sevsem ne olur sevmesem ne olur .senin için bir şey fark edermi . ama aklıma takıldı . İster Telefondaki sinyali , bana acımadığın için çaldırmış ol, istersen o kötü sözleri muhattap olmayı kabul edememiş olduğun için çalmış ol , nasıl söylemiş olursan söyle beni yine,sevmemiş olduğuna inandıramayacaksın , çünki , sen bütün bu yakıştırmalarımı , kabul etmeyip bir şekilde açar telefonu , beni ikaz ederdin . bunu yapmayacak kadar korkusuz olduğunu biliyorum, ama sen yine bana bir ip ucu verdin, çünki , müzik kutusu ile , bana sinyal gönderdin, bunu sana özellikle aldığımı biliyordun ve yine onunla bana mesej vermen çok incelik isteyen bir şey , zaten bende sana bunun için aşık oldum ya !.
- Bak gene başlamayalım, aşk nakaratlarına ,Tamam seni aramayacağım demiştim , sözümde durmadım aradım, sende telefonu yüzüme kapadın. Peki ondan sonra beni , ertesi günü niye aradın , tekrar gönlümü almak içinmi
- Ben seni bir daha aramadım
- Yemin edermisin
- Yemine gerek yok, aramadım,nerden çıkarıyorsun bütün bunları ,
- Aradın , aradın , hemde aradığını anlamam için , Telefonun sinyal müziğini çaldırdın. Bir nevi pişmanlık belirtisiydi değilmi .yalanmı
- Ben seni aramadım ,yine hayal kuruyorsun
- Her neyse , aramadım diyorsan , zararı yok aramamış ol . zaten aramış olsanda aramamış olsanda artık benim için fark etmiyor . Ben yoruldum artık. Pes ediyorum , eğer bunca gönül alma teşebbüslerime rağmen hala bu soğukluk devam edecekse . varsın etsin , ben şansımı son bir kere denemiş oldum ve ağzımın payını aldım. Keşke ilk telefonundan sonra , seni hiç aramamış olsaydım, o zaman bir tesellim vardı . Ve onunla avunurdum. Ama yapamadım emin olmak istedim , temelli kaybettim.
- Diyelimki , aradım . bundan sana aşık olduğum manası çıkmazki ,Peki diyelimki sen haklısın benden ne yapmamı bekliyorsun, kalkıp boynunamı sarılayım istediğin bumu .
- Hayır , artık hiç bir şey istemiyorum zaten yerterince gururumdan taviz verdim . Bundan sonra , kendime bir çeki düzen vermek zorundayım , ne yapalım , zorla güzellik olmuyor ya . canın sağ olsun seni artık hatıralarımın mezarlığına gömmekten başka çarem yok seni inatçı ve kindar biri olduğunu bilirdim ama pes doğrusu bu kadar zalim olabile- ceğin asla aklıma gelmemişti . hadi gidelim artık .
- Niye kızıyorsun , gerçekleri duymak işine gelme dimi ,
- Haklısın , gerçek acıda olsa gerçektir . bir daha seni rahatsız etmeyeceğimden kesin olarak emin olabilirsin
- İyi sevinirim buna ,
- Bari seni eve bırakana kadar kırıcı olmaktan vaz geç . sanki ilk defa bu gün tanışmışız gibi tavır takınmana gerek yok ,
- Senin daha doksan altı senesinde kaldığın belli oluyor . o günler geride kaldı artık anla bunu
Kemalin yüzü asılmıştı , kadının bu tavrı gücüne gitmişti ama yapacak bir şey yoktu . İşte zaten , işin bu tarafını’da tahmin etmiyormuydu , evet bu tahmini doğruydu , kadın Kemal’i sevmiyordu. Arabayı çalıştırdı , ve aracı vitese geçirdi , tam ayağını debriyajdan kaldırıyordu , birden bir şey aklına geldi kadın biraz evvel yine ona bir mesaj vermişti ve araya laf karıştırınca bu mesajı gözden kaçırmıştı ama tekrar düşündü , Evet kadın ona ,” Diyelimki, sen haklısın “ ne demekti bu eğer sevmiyorsa neden diyelimki sen haklısın desin , birden ayağını debriyajdan çekerek , tekrar Eser’e döndü. Bu arada arabada istop etmişti kontağı kapattı.
- Eser , sen yalan konuşuyorsun , beni sevmediğin yalan , niçin yapıyorsun bunu bana , söyle neden yapıyorsun , seni çözmek beşbuçuk ayımı aldı , ama artık tahamülüm kalmadı , lütfen söyle neden beni kendinden soğutmağa çalışıyorsun amacın ne , lütfen beni sevdiğini bir kere olsun söyle ne olur , yalvarırım , bu , bu kadar zor bir şeymi .söyle neden neden.
Kadın biran şaşırmıştı , oysa Kemali kendinden soğutmak için her şeyi yapmıştı , ama artık daha fazla bu oyunu sürdürmeğe gücü kalmamıştı
- Evet , bende seviyorum seni , hemde çok seviyorum evet , yüzlerce binlerce kere evet. Seviyorum , hadi şimdi görelim bakalım ne yapacaksın bu işi nasıl temizleyeceksin , ne geçti eline bunu duymakla , gel bunu konuşalım , bakalım seni sevmiş olmammı senin için daha acı olacak yoksa sevmemiş olmammı , hadi gel bunu konuşalım . Hazırmısın , dinle o zaman .
Kemal hiçte bu tepkiye hazırlıklı değildi , bir an nasıl sevinmesi gerektiğini bile şaşırmıştı , bu nasıl bir sevgi itirafıydıki , yüzünde adeta bir tokat gibi patlamıştı .Cevap vermeğe korkuyordu çünki kadın bu güne kadar hiç duymadığı bir şeyi söylemişti ve devam ediyordu , dinlemeliydi .
- Evet , beni sevdiğini biliyorum, ve benim sevdiğimi de sen hissediyordun , ve bu bize ister istemez beraberinde saygıyı getiriyordu. Ayrıca sen evli bir adamdın ve evli olduğun halde benim seni sevmemi bekliyorsun . Beni o kadarmı bayağı görüyorsun gözünde . tamam şimdi benim seni sevdiğimide öğrendin , aramızdaki bu masum aşk kaç gün sürecekti , duygularımızı da öğrendiğimize göre, yatağa ne zaman gireceğiz dersin , ve senin benim bunu nikahsız yapabileceğime , aklın kesiyormuydu yoksa , ben bu kadarmı adi bir insanım ha, ne dersin . Diyelimki karını boşadın nikah yaptınbeni aldın. Peki o kadının , bu işte ne günahı var. geçmişte , benim düştüğüm duruma onu düşürecek kadar, şerefsiz birimiyim, tutki , sen karını boşamadında karın seni terk etti , peki aldığın üç kuruş maaşla beni nasıl geçindirmeyi düşünüyor- sun acaba , ben zaten çalışıyorum ve kendimi . geçindiriyorum , eğer evlenip hayatımın akışını değiştiremiyorsam,niye senin yada bir başkasının kahrını çekeyim , benim gezmeyi sevdiğimi biliyorsun , ben plajada mayoyla girerim , denizede , beni nasıl kapatmayı düşünüyorsun acaba , ayrıca , karının çıktığı eve gelin gelebileceğimi düşünüyorsan, aldanıyorsun . bana istediğim yerden daire tutmağa gücün yetecekmi , yoksa iç güveysi gibi gelip yanımda oturmayımı düşünüyorsun. Ne dersin . Benim seninde bildiğin gibi bir sürü arkadaşım var bunların içinde erkek olanlarıda var , sen ne manada arkadaş olduklarını biliyorsun, hatta bunlar sendende eski arkadaşlarım , onlarla alakamı kesmemide istermisin , yolumuda değiştireyimmi onları görünce , daha sayayımmı bütüan bunları benimle tanıştığında sen biliyordun , sana hiç olmadığım gibi gözükmedim. Seni hiç kandırmadım , sadece sana olan sevgimi anlamanı istemedim, seni o kadar çok seviyorumki bütün bu gerçeklerden sonra senin çaresiz kalacağını biliyordum , ve bunu görmeni istemiyordum , ne demiştin sen ilk romanında “ÇIKIŞ YOK ARKADAŞ” Yeni bir roman daha yazıyormuşsun, adı neymiş her neyse ama ben sana başka bir ad bulayımda onu koy
ÇIKIŞ VAR( var ama) UÇURUM Nasıl beğendinmi bu gerçekleri , bunlar hayatın gerçekleri aslanım , boş sevgi ile karın doymuyor, paran yoksa aşık olmağa bile hakkın yok. Bunu seni yada bir başkasını aşağıladığım için söylemiyorum . bu bir realite , hayatın gerçekleri bunlar. Benim içinde geçerli ,senin içinde , yoksa ,benim, senin bol paralı olmanı istediğim için değil. Hayatın acı gerçekleri bunlar. Bize gelince ,geçmişte sende sıranı savdın bende , bu saatten sonra aşk bizim neyimize , ikimizde ne güzel , tatlı bir arkadaşlık içersindeydik masum , sadık ve şefkatli,bir arkadaşlık.Birbirimize bağlılığımız, güve- nimiz vardı .Sen herşeyi berbat ettin . Evet canım, nasıl romanına koyduğum adı beğendinmi .ÇIKIŞ VAR ama biliyormusun , bizim çıkışımızın sonu UÇURUM, Hadi cesaretin varmı , atlayabilecekmisin bu uçurumdan , yap bakalım tercihini , nasıl memnun oldunmu , seni seviyor olmamdan , hangisi daha güzelmiş , seni sevmiyor olmammı , yoksa seviyor olmammı .
Eser bunları konuşurken o kadar çok kızmıştıki sinirden , kemalin, yakasını sarsarak . çekiştirip duruyordu .
“ Söyle memnun oldunmu... Kemal,”
- Kemal, kemal, kalk uyan hadi kalk kemal
Kemal gözlerini açtığında telefon ahizesi hala elinde duruyordu , Acaba gerçekten Rasim beyle konuşmuş- muydu, bütün bu kabus gibi geçen dakikalar neydi böyle , gözlerini oğuşturdu , kendisini sarsan annesini gördü karşısında . bir an hayret etti saate baktı , yatalı henüz yirmi dakika bile olmamıştı . Nasıl görmüştü onca sahneyi bu kadar kısa zamanda Rasim beyi telefonla arayıp onunla cafede oturmuşlar ve daha sonra , araba kiralayıp Eserle buluşmuştu , ve bu tatsız tartışmaya şahit olmuştu. Bütün bu kadar şey bu yirmi dakikalık kısa bir zaman içine nasıl sığmıştı, bir türlü bir anlam veremiyordu
Kemal hala biraz evvel yaşadığı olayın etkisindeydi ve hala şaşkın şaşkın etrafına bakınıyordu,
- Uyumuşum be anacığım
- Görüyorum , hadi kalk iftar vakti oldu ve kardeşlerin hepsi aşağıda seni bekliyorlar. Ben iniyorum elini yüzünü yıka sende hemen gel bekletme
- Tamam geliyorum .
Olaylar o kadar gerçek gibiydiki, biran bunun bir rüya olduğuna sevindi . kadın ne kadarda doğru söylüyordu , onların beraberliklerinin sonu bir uçurumdan başka bir şey değildi, İkisi’de agresif bir kişilik yapısına sahipti ,bir iki günlük cicim ayı çok çabuk bitebilirdi .zaten bütün roman boyu içlerindeki duyguların, savaşının nedeni buydu onu hem seviyor hemde sevmiyor olması , onunla hem hayatını, birleştirmek istiyor hemde istemiyor,olmasının nedeni buydu. Ayni şey genç kadın içinde geçerliydi. vucudunun bütün hücreleri birbirleriyle çarpışıyor gibiydi . Aklı ve mantığı, kalbi ve hisleriyle savaşı- yordu .Bu savaşta yalnız değildi , Eser’inde aynı savaşı verdiğini biliyordu. Aklı ve mantığı kendisini sevmediğini söylüyordu ama hisleri ve kalbi kadının kendisini sevdiğini söylüyordu . Ölümden başka hiç bir şeye çare yoktur , ve bu iki insanın durumu ölüm değildiki, tabiiki her şeye rağmen çaresi vardı . ama kişiliklerini bir tezgaha yatırıp, ameliyat ettirmeleri ve sivri uçları kesmeleri lazımdı, yani birbirlerine batan fazla gelen kişiliklerini , kadın serbestiyet (özgürlüğün)’den , ne kadar taviz verebilecekti , Erkek onun bu sınırsız özgürlüğünün ne kadarına tahammül edecekti, kendi sahiplenme aaidiyet duygusunun , kadın ne kadarını kabullenecekti , Erkek mütavazi bir yaşantısıyla mutluyken, kadın içindeki hırsaların ne kadarına gem vurabilecekti Frapan giysilerle kadın kendini daha özgür ve çekici bulurken, Kemal bunun ne kadarını sınır olarak kabul edebilecekti. Bu kadar hazımlı olabilecekmiydi . itikadi değerlerine sıkı sıkıya sarılmışken, onun itikad bozukluğuna ne kadar göz yumabilecekti. İkiside otoriter bir kişiliğe sahipken hangisi hangisinin boyunduruğunu kabullenecekti . O kadar çok benzer yanları vardıki bütün bu olumsuzlukları , bir iki komediye birlikte gülmüş olmakla , bir iki yazarın yazmış olduğu eser’i aynı anda aynı zevkle paşlaşmış olmakla , aynı müzikten aynı oranda haz duymuş olmakla , Aynı zevkleri paylaşmakla . bütün bu olumsuz şartları yok sayabilmenin üztesinden gelebileceklermiydi , tabiiki asla böyle bir şey söz konusu bile değildi, işte bu ameliyatın sonunda ikiside Kişililk mutasyonuna uğradıklarında ikisininde sevdikleri kişilikler gidecek yerine yeni iki insan gelecekti. İki yabancının aynı oranda birbirlerini sevmeleri ise zaten mümkün değildi , İşte görmüş olduğu rüyada kadın bunları söylemişti , acaba söyleyen kadınmıydı , yoksa başka bir şeyler onun daha sağlıklı düşünmesi için , onu uyarmışlarmıydı . yüzden Eser’in kendisini ., o ne kadar inkar etmiş olusa olsun sevdiğini biliyordu . Kendisi ne kadar inkar ederse etsin onu sevdiğini biliyordu. İşte bazen kaderin böylesine garip cilveleri olabiliyordu.bundan sonrası zaten ayrıntıydı , bir araya gelip barışsalar ne olacaktı , barışmasalar.Uçuruma atladıktan sonra böylesine bir birlikteliğin ne kıymeti vardıki , Şu şarkılar bazan iki kelimeyle iki cilt romanın özetini ne güzel veriyorlardı .
SENİ UZAKTAN SEVMEK AŞKLARIN EN GÜZELİ ALIŞTIM HASRETİNE , GEL DESEN GELEMEMKİ *********** 2.2.1997
YUKARDAKİ HİKAYE HAKKINDA BİR İKİ SÖZ
Bu hikaye, ÇIKIŞ VAR(UÇURUM) adlı romanın finalinden alınmıştır.Aylar sonra Kemal,Eser’le barıştı.ama asla bunun mutluluğunu yaşayamadı çünki, onunla dargınken, en azından hala bir acabası vardı ve Eser’in kendisini geçmişte biraz olsun sevmiş olabileceğine inanıyor ve böyle teselli buluyordu. Onunla barıştıktan sonra geçen öyle olaylara şahit olduki . Kemal artık geçmişte, asla Eser’in kendisine bir aşk duymadığına kesinlikle inanmıştı.Ve bütün hayatını bir hiç uğruna yıkmış olmanın üzüntüsünü yaşıyordu.Onun tek taraflıda olsa Eser’e duymuş olduğu aşkın,ve bu aşktan sonra gelişen olayların bir faydası olmuştu. Karısının, kendisini düşündüğü kadar sevmediğini görmüş, ve anlamıştı.Zaten yıllarca bunun kuşkusu ile hep kavrulmuştu, hep acabası vardı. Romandaki ana tema olan Lav you adlı şarkıyı Kemal Hep Eser çaldırdı zannıyle genç kadına karşı hep suçluluk duymuştu, oysa Karısıyle ayrılmalarından on bir ay sonra bunu çalanın Eser değil Karısı Leyla olduğunu yine onun ağzından duymuştu. Şarkıyı çalanın Eser olması ihtimali bile onu çok mutlu etmeye yetiyordu.Ama Leyla bunu yapıp telefonda bu şarkıyı çalanın Eser olduğu intibaını vermesi ikisi arasında kalan son sevgi kırıntılarını’da yok etmişti.Ve Kemal’in son mutluluk köpüğünü bile elinden almıştı.İşte bu yüzden Kemal karısından ayrılmış olmaktan ve yirmi üç senelik bir evliliği yıkmış olmaktan asla pişmanlık duymamıştı.Çünki bu yirmi üç sene boyunca ona katlanmış olmasının tek sebebi Leylanın kendisin seviyor zannediyor olmasıydı....................2.11.1997
Kemal , ramazanın kaçıncı günü unutmuştu artık , öyleki ,iftar zamanının geldiğinden bile habersiz olduğu zamanlar oluyordu. Zaten gece sabahlara kadar oturduğu içinde , ancak gün ışıyınca yatıyordu. Tabiiki uykusunu alamadığı içinde , gündüz ancak İkindi vakti kalkıyordu. Ama bu son üç gün üç gece hiç uyumamıştı . hayalet gibi evin içinde gezinip duruyordu . ve bu son üç akşamdır , İftar ezanın okunmasıyla , içine bir sıkıntı doluyor ve genellikle bu saatler Eser’le birlikteyken onu eve bıraktığı ve ayrıldığı saatlerdi , Geçen akşam,ansızın Eser, eve balkondan gelmiş, onunla konuşmuştu . nasıl olduğunu bir türlü anlayamamıştı,ama kadın konuşmuştu işte . yoksa uyduruyormuyum diye , kendi kendine defalarca sorup durmuştu . Oysa dün gece bir yudum su içtikten sonra ansızın fenalaşmıştı ve o güne kadar dökmüş olduğu göz yaşlarından bir kat daha fazlasını , o akşam dökmüştü , o haliyle bile teybe bir kaset takıp Eser’e seslenmişti, ama kimbilir Eser o anda ne yapıyordu .kimbilir nerde, Kemalden habersiz kendi alemindeydi bir yandan teybe konuşurken , bir yandan’da Seda Sayanın GERİ GEL adlı şarkısını dinliyordu. Zaten normal bir adamı zıvanadan çıkaracak bu şarkıları neden dinlerdiki . Sanki birileri ona ızdırap vermek , acı çektirmek için bu besteleri yapmıştı . Ne diyordu şarkı :
GERİ GEL NE OLURSUN
Gözlerim Dalıyor , Yine uzaklara.
Seni Arıyorum Karanlıklarda
Bulamıyorum,Ne yapsamda,Çok özlüyorum .
Nerdesin...............
Geri Gel Bana, Ne olursun,
Beni Sev Ne Olursun
Dayanıyorum Artık.......................
Dertli bir insanın bunları dinledikten sonra etkilenmemesi mümkünmüydü . ama umursamıyordu . Odasında divanının baş ucunda duran telefona uzandı Kemal , Rasim beyi arayıp dertleşmek istiyordu . aslında niyeti bu değildi . Ondan sadece kendisini , Eserle, barıştırmasını isteyecekti , Aman Allahım hele öyle bir şeye muaffak olmuş olsaydı Rasim bey , Kemali ne kadar mutlu ettiğini , bilebilirmiydi ,Ne olurdu .Eser ona , “Kemal seni affettim , bak bir daha beni üzersen , sana bu çektiklerinin bin katını çektiririm , Ha! bak, Birde bana ikide bir aşkından bahsetmeyeceksin, biz seninle iki dostuz iki iyi arkadaşız , iyi adamsın hoş adamsın, ama sana aşık olmam mümkün değil ,anla bunu” Deseydi. Bende “Olsun , yeterki sen benimle eskisi gibi dost ol ,Ara sıra telefon açıp, sesini duymak benim için ne kadar önemli biliyormusun,Bana terslendiğinde , Ne oluyor eline ne geçiyor ben burda , deprasyon geçirirken , gururuna gururmu katıyorsun, Biz düşman olamaya- cak kadar iyi bir arkadaştık , tamam bir hata yaptım, insan hataları af ettiği oranda yücelir . Yemin ediyo rum bir daha asla kırmam seni , Sana daha önce, söylediğim bir şeyi, şimdi başka türlü söylüyorum bak. “Uzaklarda bir yerlerde güvenebileceğin bir dostun, bir arkadaşının olduğunu bilmek, kötü birşeymi “ Geçmiş güzel günlerimizin hatırına , kırma beni , asla ama asla ,telefonu bir daha yüzüme kapama “
Böyle söylemeyi düşlüyordu Kemal ,Telefona uzandı ve çevirdi. Karşı tarafın zili acı acı çalıyordu . cevap veren yoktu . belki düşmemiştir diye bir daha çevirdi. Yine açan olmadı. belliki evde değildi.Rasim beyin iş yerinin telefon numarasını buldu,orayı aradı, orada’da yoktu. Telefona çıkan sekreter kız onun izinde olduğunu , söylemişti . telefonu yerine koydu . Canı sıkılmıştı . Bir iki saat sonra . arasa iyi olacaktı belki o zamana kadar eve gelmiş olabilirdi . vucudu öylesine yorgunduki en iyisi biraz uzanıp istirahat etmek, diye düşündü , Sonra bundan vaz geçti, çünki biliyordu bu yorgunlukla yatarsa ,en az üç dört saat uyuyabilir ve bu gün Rasim beyle buluşma şansı tamamen ortadan kalkabilirdi . Onun bu saatlerde nerede olabileceğini düşünmeğe başladı, aklına birden merkezi aramak geldi , hem biraz Savaşla sohbet etmek iyi gelecekti, nede olsa tek ortak yanları geçmişte Savaş kadına aşıktı , şimdiyse kendisi. Bu yüzden , onunla çene çalmak , iyi gelecekti .Merkezi aradı , tesadüf bu ya , telefona Rasim bey çıkmıştı,
- Alo buyrun,
- Alo....... , sesiniz yabancı gelmedi, Rasim bey yoksa senmisin
- Alo .. Kemal bey
- Evet , benim . yaaa.. ne tesadüf be.. ! bende seni arıyordum . Savaşa seni soracaktım. Bak Allahın işine, gökte ararken yerde buldum.
- Hayrola
- Hayırdır , hayır . e.e. önce bir hatırını sorayım nasılsın iyimisin
- İyilik sağlık , sen nasılsın
- Sağ ol , bende iyiyim.... Rasim bey seninle konuşmam lazım , bu gün müsaitmisin, bir yerlerde buluşalım biraz çene çalalım
- Konu nedir, hayrola
- Ne olsun be , Rasim bey , bizim konumuzu biliyorsun, bizim Eser’den başka bir konumuzmu var. Seninle bir yerlerde buluşup dertleşelim . sen bugün müsaitmisin onu söyle
- Valla bilmiyorumki , herhangi bir programım yok , dur bir düşüneyim , ........... İstersen akşama bize gel
- Sizde olmaz rahat konuşamayız , Dur bakayım , en iyisi saat sekizde ben mecidiyeköye geleyim , orda buluşalım , ordan bir yerlere geçer otururuz
- Tamam , bekliyorum
- Çok sağol, Yenge hanıma hürmetler
- Sende selam söyle
- Başüstüne
Akşam sekizde buluşup ,bir cafe’ye geçip oturdular , söze önce Rasim bey başladı
- Hayrola Kemal , beni apar topar çağırttığına göre mühim bir şeyler olmalı
- Benim için mühim be rasim beyciğim.
- Anlat seni dinliyorum .
- Rasim beyciğim , sen Eser’le benim aramdaki ilk ve son köprüsün , senden başka kimse ilede bu meseleyi konuşamam biliyorsun . Rasim bey , ben galiba kafayı yedim, aslında bu söylediklerime kendimde inanmadan anlatıyorum ya neyse , Geçen gece Eser bize geldi.
- Neee.. sizemi geldi . saçmalama
- Tamam saçma olduğunu bende biliyorum ama geldi , buna hem yemin ederim , hemde edemem, çünki bende artık pek emin değilim . Yada şöyle söyleyeyim birileri onun adına geldi , veya benim rahatlamam için gözüktü desek .
- Anlamadım. Ciddimisin
- Çok ciddiyim. Ama ne olup bittiğinin farkında olduğum için, bunu ne demek olduğunu, ne manaya geldiğini , iyi biliyorum, ve bildiğim içinde o günden sonra bir daha uğramadılar .
- Bende pek bir şey anlamadım. Fakat bu böyle sürerse denetimim elimden kaçacak ,Tabii bunda Eser’in bir suçu yok, o kimbilir hangi aleminde. Beni şu anda hatırladığını bile sanmıyorum . Ama onunla konuşmağa ihtiyacım var . Bir şey daha söyleyeyim, Hanımla biz kesin ayrılmağa karar verdik , böyle bir şeyi daha önce söylemiş olsalardı , hayatta inanmazdım, ama şu anda onu pek umursadığımı söyleyemem, harıl harıl ev arıyor. Ha , bulduğunda gönderirmiyim onuda bilmiyorum
- Benden ne yapmamı istiyorsun .hem siz hakikatten ayrılma konusunda ciddimisiniz . eğer sizin barışmanız için elimden gelecek bir şey varsa ben ve eşim seve seve yardımcı olur aranızı buluruz .
- Çok sağol ama , bunu pek yararlı olacağını söyleyemem , çünki ikimizinde , yalnız kalıp duygularımızı tahlil etmeğe ihtiyacımız var . ona kalırsa , ben doğru Eser’e koşacağım .
- O halde Eser’den ne yapmasını istiyorsunki , onun bir şey yapmasını istemiyorum , ne yalan söyleyeyim onun beni sevdiğine kendimi zorlada olsa inandırdım aslında ikimizde böyle bir şeyin olmadığının farkındayız . En azından ben, onun benle ,bir evliliği isteyecek kadar,beni sevmediğini biliyorum.Bunu en başından beri biliyordum . Ama belki bir an birbirimizle olmaktan hoşlandık,o kadar. O, benden ayrıldıktan sonra , ilişkimizin pekte o kadar önemli olmadığını çabucak kavradı,ve unuttu.Ama ben ondan ayrıldıktan sonra, ona daha çok bağlandığımı , hissettim ve bu duygum her geçen gün artarak sürüyor. Sana yeminle söylüyorumki , otuz beş gündür, gece ve gündüz ,aklımdan hiç çıkmadı, sana yeminle onu bir gece olmazsa ertesi gece rüyamda mutlaka görüyorum.Daha bu gün onu yine gördüm. Ne gördüğümü hatırlamıyorum ama gördüm işte .
- İyide onun ne yapmasını istiyorsun, ben ne yapabilirim
- Bende bilmiyorum , ama sen bizi en yakından tanıyan kişisin, Eser bana öyle davranıyorki , dünyada en son görmek istediği kişiymişim . bu çok ağrıma gidiyor. Bana bunu yaparmıydı , sen bizim ne kadar iyi bir arkadaş olduğumuzu biliyordun. Belki bunu dünyada yapacağı en son kişi bendim ama işler tersine döndü.
- İyide , sende mutlaka birşeyler yapmışsındır.Eser öyle biri değildiki, hemde sana karşı . Hatırlıyormu- sun bir gün ne demişti,
- Ne demişti
- Kemal bey,bir gün bu görevden ayrılırsa ,uğurlar- ken, onu şak diye öpeceğim , hemde sarılarak öpeceğim demişti . bende sormuştum .Neresinden ? kız diye .
- Bırak öpmesinden vaz geçtim, bir selam versin onada razıyım
- Niye bu kadar üstünde duruyorsunki ,madem selam vermek aramak istemiyor. Sende boşver , uğraşma
- Yapamam be, Rasim bey, onunla dargın olmak istemiyorum. Onu seviyorum.belki sevdiğimi zannediyorum . bilmiyorum ne düşüneceğimi şaşırdım.
- E. Be kardeşim sende .. O, yazıları yazacak, ne vardı. Hadi yazdın diyelim , niye gönderirsin
- Yazdık işte rasim bey onun bunu bu kadar ciddiye alabileceğini nereden bilebilirdimki . Ellerim kırılsaydı’da yazmasaydım . ama yazdık bir kere, biliyormusun , senin içinde bir takım şeyler yazdım.ama ikinci bir hataya düşüp bunu sana okutmak gibi bir niyetim yok çünki senide kaybetmek istemiyorum
- Benim için ne yazdın
- Bana hayali şahsiyetler gerekliydi , bunları kişiselleştirdim, bu yüzden hepsinin doğru olduğunu söyleyemem , fakat muhattapları yaşayan kimseler olduğu içinde bu yanlış anlaşılabilir. Bu yüzden ben bu hatayı bir kere yaptım ikinciye yapmam , ama sana şu kadarını çıtlatayım, seni biraz çapkın ve uçarı bir tip olarak canlandırdım, Romanımda öyle bir tipe ihtiyaç vardı. Öyle yaptım. Ama Eser, kendisine uydurduğum tipi ,çok ciddiye aldı , hepsi bu
- Acaba hepsi bundan ibaretmi , seni görmek istememesinin başka bir nedeni olamazmı dersin.
- Bilmiyorum , artık sağlıklı düşünemiyorum.
- Şimdi gelelim benden ne istediğine
- Rasim bey , bizi barıştır kulun kurbanın olayım , bunu ancak bir tek sen yaparsın, seni kırmaz , belki benimle bir yerlerde bir on dakika buluşur ve konuşuruz . Belki bunun, için onu ikna edersin. Ne dersin, ha ! yaparmısın bu iyiliği bana
- Valla bilmemki ,kabul edeceğini sanmıyorum ama , yinede bir söylerim.Gerisine karışmam gelirmi gelmezmi . Karınla niye ayrıldığınızı söylemedin.Sana ben, daha önce söylemedim’mi , kadınlara karşı bu kadar umursamaz tavırlar içindesin, bir gün pişman olursun diye .
- Ben bir şey için pişman olmuş değilimki.
- Şimdi böyle söylüyorsun ama ilerde bu fikirlerin değişir buna eminim
- Bilmiyorum, ama paylaşacağımız bir şey kalmamıştı. Yinede gelecek için şimdiden, bir şey söylemek doğru değil.
- Herşeye rağmen bir daha düşünün, acele ediyorsunuz gibi geliyor bana
- Acele eden kendisi , zaten bu dertleri başıma saranda kendisi , ben kadın benle hissi bir şekilde ilgilenmiyor, diyordum, o , seni seviyor diyordu , buna asla inanmadım ama böyle söylemesi, bunu duymuş olmak, hoşuma gidiyordu, Hep içimden böyle olması için dua ediyordum. O, benden uzak- laştıkça , ben daha çok içime kapandım. Karımın peşine düşeceğime , Eser’i her geçen gün daha çok arar oldum , yalnız kaldığım akşamlarda , içimden ağlamak geliyordu, Eserin hasretinemi ağlıyordum , yalnızlığımamı, ilgisizliğimemi,Kendimemi acıyordum yoksa , yoksa ne bileyim ben , kafam karma karışık , şu anda en çok desteğe ihtiyacım olduğu bir anda , yalnız kaldım. Çok mutsuzum be Rasim bey, ah bilsen Eser’i öyle özlüyorumki.
- Valla senin halin, pek iç acıcı değil sen şu anda bir deprasyon geçiriyorsun ve senin gerçektende ilacın Eser Hanım .
- Bencede, zaten sen demiyormuydun Eser için , bağımlılık yapıyorsun diye.
- Şaka yapıyordum ama, görüyorumki gerçeğe dönüşü vermiş.Pekala bir deneriz bakalım . Eğer, Eser insafa gelirse , sizi barıştırırım.
- Böyle bir şey yaparsan sana minettar kalırım.
- Peki ne umduğunu söylermisin,
- Bilmiyorum , bilmiyorum, onu tekrardan görmek , gülüşünü seyretmek,arada bir onunla dertleşmek , ne bileyim ben , aklıma başka bir şey gelmiyorki, başka bir şey getirmek istemiyorum. Çünki ondan daha fazlasını istemeğe hakkım yok .
- Bak Kemal kabul et artık , hiç bir şey eskisi gibi olmaz , bundan sonra olmaz Kemal, ama ben yinede , bir kere şansımı deneyeceğim . Benden haber bekle
- Mutlaka ara beni , sen ihmalci bir adamsın, ama ne olur bunu ihmal etme , mümkünse yarın onunla irtibat kur . beni haberdar et
- Tamam söz arayacağım , kalkalımmı
- Olur kalkalım
Kalkıp dışarı çıktılar , Rasim bey kemalden , mecidiyeköy karakolunun önünde ayrıldı, kemal karşıya geçip otobüs bekledi ama , otobüsle yolculuk etmek kadar ifrit olduğu bir şey yoktu .karşı caddeye geçti bir iki taksiye el ettikten sonra durmadıklarını görünce yeniden otobüs durağına geldi , uygun bir otobüs arıyordu , Topkapıya kadar gelse orada aktarma yapabilirdi . ama az sonra bir minübüsün yanaştığını gördü , büyük bir ihtimalle korsan çalışan lardan biriydi aldırmadan atladı,ve yarım saat sonra evindeydi Kemal ,evine çıkmadan annesine uğradı bir yarım saat onunla sohbet ettikten sonra, doğru odasına çıktı , zaten sabahleyin evden yataklarını toplamadığı içinde yatağı açık bir vaziyette onu bekliyordu. doğruca yatağa uzandı .
****
İki gün sonra Rasim bey onu aradığında kuşlar gibi sevinçliydi hatta telefon ahizesini yerine koyduktan sonra odanın içersinde takla atmağa başlamıştı , eğer bir gören olsaydı ,onun, mutlaka delirmiş olduğuna hükmederdi . zaten kendisi’de akıllı biri olmadığını söyleyip duruyordu .Vah zavallı Kemal, vah ! aşk insanı ne hallere koyuyormuş bak gördünmü, diyordu kendi kendine . Rasim beyin söylediklerini defalarca düşündü , şöyle konuşmuşlardı :
- Eserle konuştum ve güç bela ikna edebildim .seni aslında hiç görmek istemiyormuş ,ama geçmiş güzel günlerin hatırına , beni kırmadı, ve sana bir on dakika ayıracakmış,yarın saat üçü on geçe, Galerianın önünde buluşalım dedi ,
- Sende gelecekmisin Rasim bey
- E. Tabii, ben hakem olacağım her ihtimale karşı orda olayımki, birbirinizin boğazına sarılmasına mani olayım
- Yapma be rasim bey , ben nasıl ona kıyarımda boğazına sarılırım
- Ben zaten senden korkmuyorum, bakarsın Eser senin boğazına sarılır,dimi ama
- Eh, sarılsada haksız sayılmaz.ama o bana kıyamaz be rasim bey
- Ben orasını bilmem
- Tamam yarın mutlaka orda olacağım
Kemal bütün konuşmaları , kafasından tek tek geçirdi bunları defalarca kendi kendine tekrar etti . ama bir saat sonra ,telefonu yeniden çaldı, yine arayan Rasim beydi ,
- Kemalciğim programda bir değişiklik oldu,
- Nooldu rasim bey yoksa Eser vazmı geçti .
- Hayır vaz geçmedi, ama kendisini evden almamızı istiyor
- Oh çok şükür, bende sandımki , neyse saat kaçta buluşacağız ,
- Yine aynı saatte , ha sahi senin şimdi altında arabada yok ne yapacaksın
- Araba işi kolay , sen merak etme , buluruz bir araba
Gerçektende Kemal için araba hiç sorun olmamıştı ,Cemle fatihe gidip bir araba kiralama şirketine gittiler ve bir günlüğüne beş milyon vererek bir araba kiraladılar, eğer işleri daha erken biterse ,ve söylenen kilometreyi aşmazlarsa , tutarı kadar para ödeyip üstünü alacaklardı , şayet fazla kilometre yaparlarsa farkını vereceklerdi . kiralama işi yarım saatlerini bile almamıştı, gerekli ,sigortalar yapıldıktan ve evraklar tamamlandıktan sonra , arabayı almışlardı, yolda Cem’i indirdikten sonra doğruca Eserin evinini önüne geldiklerinde , Rasim beyin alttaki dükkanda , ihtiyar amca ile sohbet ettiklerini görüp içer girdi
- Selamın aleyküm
-ve Aleyküm selam hoş geldiniz . Kemal bey çoktandır gözükmüyordunuz .
- E, naparsınız görevi bırakınca artık bu taraflara uğrayamaz olduk . zaten Bizim Eser hanımda bıraktı . onun için artık görüşemiyoruz , bu akşam Şirketin bir yemeği varda ,Şefimle beraber Eser hanımı oraya götüreceğiz
- Kızıma iyi bakın , size emanet
Kemal mecburen yalan söylemek zorunda kalmıştı, ama her şeyi herkezin bilmesine ne gerek vardıki . Rasim bey Eserin zilini çaldı , aradan on dakika geçmişti ,.Eser aşağı inmişti, Kemal arabada oturmuş pencereden Eserin gelişini seyrediyordu. Kadının suratı bir hayli asıktı , belliki gergin ve kızgındı , tabii gülümseyecek hal bırakmamıştıki, Kemal kimsede . Rasim bey koştu Esere kapıyı açtı özellikle ön kapıyı açmıştı . kadın bir an tereddüt eder gibi yaptı , ama tam kapı önünde naz yapacak ve ya tartışma yapacak durumda değildi , istemeyerek bindi. Kemal o anda bir ruh gibiydi , ne konuşabiliyor nede nefes alabiliyordu , içinden şurdan bir an evvel , uzaklaşsak diyordu .Nitekim az sonra hareket ettiler , kadında yüzünü Kemalden yana çevirmemişti , belliki o’da Kemalin konuşmasını bekliyordu . Kemal bu sessizliği bozmak için teybe bir kaset taktı. Ve sesini hafifçe açtı,şimdi bir slov parça olan ve yüzlerce kez çalmış olduğu Love You çalıyordu . şarkıcı kadın daha ilk kelimeyi söylemesine fırksat kalmadan Eser çat diye teybi kapatmıştı, Kemal iliklerine kadar dondu ama ses çıkarmadı , yine sesizliği Rasim bey bozdu
- Niye kapattın Eser Hanım , ne güzel dinliyorduk
- Ah ! Rasim bey sen bilmiyorsun adamın biri bunları dinleye dinleye kafayı bozdu , hem biliyormusun , bende bu şarkının çok güzel hatıraları vardı , birileri onuda kirletti , bu yüzden yine kirlenmesini görmeye tahammül edemedim
ortalıkta bir anda buz gibi bir hava esti , Rasim bey bile buna bir cevap veremedi.Bütün taşlar Kemaleydi ve kadın bu taşların gönderilen adrese gittiğini pekala biliyordu, ama kemal Eser’in sinirli ve kızgın halini bildiği için onun sinirinin geçmesini bekliyordu nasıl olsa onada sıra gelecekti , şimdi susması gerekiyordu .
- Çocuklar bakın , bir teklifim var , beni burda bir yerde arabadan indirin , çekin gidin nereye isterseniz gidin ve rahat konuşun, isterseniz bir birinizin boğazınada sarılabilirsiniz ama ben burda olduğum müddetçe ikiniz anlaşılan konuşamayacaksınız , ne dersiniz
Kemal Eser’in daha konuşmasına fırsat vermeden
- Valla iyi akıl ettin , eğer sana karşı ayıp olmayacaksa , seni buralarda bir yerde indirelim ,
- Buralarda filan değil hatta burda indirin bende beş dakika anneme uğrarım zaten bizimkide orda daha sonra onunla birlikte döneriz
Kemal , Eserden yeterince fırkça yediğine kanaat getirdikten sonra ilk defa Eser’e döndü ve sordu
- Sen ne dersin indirelimmi , Rasim beyi , benimle yalnız kalamaktan korkarmısın .
- Senden ne korkacağım be ! ne yapabileceğini sanıyorsunki
Kemal istemeden bıyık altından gülmüştü , işte onun bu kendine duyduğu güveni seviyordu, onun bu kararlılığını seviyordu , onun sinirini bile seviyordu. Ne iyi bir kızdı şu Eser. Ah! nasıl yapmıştı onu kırma ahmaklığını . Rasim beyi bakırköyde indirdiler adam onlara el sallarken , arkalarından bağırıyordu ,
-Ben yokken, sakın kavga etmeyin .
Yolda Kemal sordu .
- Nereye gidelim
- Nereye gidecekmişiz , çek şurda bir kenara ne konuşacaksan konuş ,
Kemalde öyle yapmıştı zaten sahil yoluna inmişlerdi , aracı sağa yanaştırıp yazın çay bahçesi olarak kullanılan , bir büfenin otomobillere ayrılmış park yerinde durdu ve park etti . Bir yandanda etrafa bakıyordu , hem etrafta it kopuk varmı diye, hemde , çay servisi yapan büfe açıkmı diye bakıyordu , iyi bir yer bulmuştu , tam önlerinde deniz vahşi bir şekilde dalgalarını fışkırtıyordu. Bu gün herhalde lodos vardı ve havada çok soğuktu bu yüzden arabayı çalışır bir vaziyette tutuyordu ,otomobilin içersi gayet sıcaktı, ama Kemalin ateşi daha fazlaydı ,ve heyecandan elleri kurumuştu, hemde boğazı, yapacak bir şey yoktu Büfe belliki , kış olduğu için kapalıydı , canı da öylesine bir çay içmek istemiştiki . arkasına yaslandı konuşacaklarını kafasında sıraya dizmeğe çalışıyordu, biraz sonra kendinden taraftaki pencere tıklamağa başladı , bir an ürktü , bir cingene kadını , sesleniyordu
- “ Aşıklara fal bakayımmı “
- İstemez dedi Kemal
- Biz aşık filan değiliz ( diye ilave etti Eser)
Kemal başını kadından tarafa çevirdiğinde bir sağlep satan seyyar bir satıcı , gördü ve seslendi adam koşarak gelmişti , buna çok sevinmişti Kemal ,Eser’e sordu
- Sağlep içermisin
- ıyyy..... (Dedi Eser , bu iğrenirim manasınaydı herhalde .
- Sen bilirsin, amca , sen yinede iki tane getir , belki inadı kesilir biraz sonra içer ,
Adam koşarak gitti ve çok az sonra elinde iki kağıt bardakla , dumanı tüten sağlepleri getirdi . Bardak- ların kağıttan olduğunu gören Eser , nazlanmadan sağlep’in birini almıştı , Kemal yine muzipçe güldü , camı kapattı ve Yüzünü Eser’e çevirdi , tam konuşmaya niyetleniyorduki eser konuşmuştu
- Merasiminiz bittimi ....., E.E.!, Kemal Bey sonunda muradına erdin , senden hiç kurtulamayacakmıyım. Söyle bakalım derdin nedir.
Kadın adeta azarlar gibi konuşmuştu , Kemal birden neye uğradına şaşırmıştı . Bir an , keşke önce ben başlasaydım diye düşündü .sonunda dayanamayıp konuştu .
- Hiç bir derdim yok benim bütün derdim , kederim sensin , ben yeniden eskisi gibi dost arkadaş olmak istiyorum
- Sen bunun bir daha olabileceğine inanıyormusun. Rasim bey çok rica etti , kıramadım. Senin halini anlattı bana , hoş ben senin ne durumda olduğunu gayet iyi biliyorum ya. Neyse Ne istiyorsun benden , peşimi niye bırakmıyorsun . anlamıyormusun bitti artık. Bundan sonra hiç bir şey eskisi gibi olmaz bunu kafana iyice yerleştir . Sana o Cuma günü , Telefonda Love story’i niye dinlettim biliyormusun,
- Herhalde, acıdığın için olacak
- Hayır asla , ben nasıl acınmaktan nefret ediyorsam, böyle durumlarda’da kimseye’de acımam.
- Acımasız olduğunu kabul ediyorsun yani
- Sana acımamı, istermiydin
- Asla , beni öldür ama acıma , bundan daha aşağılayıcı bir şey olamaz hayatta ,Neden Telefonda Love Stroy’i dinlettin o zaman
- Sen böyle durmadan sözümü kesecek olursan, bunuda asla öğrenemeyeceksin
- Dinliyorum , peki anlat
- Bana doldurup gönderdiğin kasette . gene kaş yapayım derken göz çıkardığının farkında bile değilsin yalanmı
- Gene ne yapmışım .
- Hatırla bakalım , ne demiştin ,”Benimle eğer oynadıysan , sen bir fahişeden daha fahişesin”, aynen böyle söylemiştin değilmi . bunu hangi kadın kabul edebilir . Bu bir ikincisi , benim seninle oynamak gibi bir niyetim asla olmadı, oynaşacak bir durumumuz olmadıki , seninle oynamış olayım , bir takım şeylerden , sonuç çıkarmış , yorum yapmışsın yalanmı
- Aramızda hiç bir şeyde olmadımı
- Ne olduğunu , söyle bakalım .
Kemal ne cevap vereceğini şaşırmıştı, böyle bir cevapla, karşılaşacağını kurmamıştı kafasında. Oysa kadın daha önceleri olduğu gibi , yine ona tavır takınıyordu. Bir an, gerçektende , ben hep yanlışmı yorumladım olayları , diye düşünmeğe başladı. Ama buna ne hakkı vardıki işte kadın daha önce olduğu gibi yine onu, bu konuda tersliyordu .
Bir an karısının ona söylediği aklına geldi , “ Eğer karını sevmediğini söyleyecek olursan, kadının sana karşı tavrı değişir “
- Ben karımı , sevmiyorum Eser , Seni seviyorum
- Çüşş... Eğer sen karını, yirmiüç senede sevmediysen Hiç kimseyi sevemezsin hayatta ,
- Biz ayrılıyoruz ,Eser
- Banane ,..Valla , bu sizin sorununuz ,beni aile ilişkilerinize bulaştırmamanızı , sana daha o zamanlar söylemiştim
- O zaman durumlar farklıydı . Seni sevdiğimden bu kadar emin değildim .
- Kemal sen yalancı bir adamsın .Sana bu saatten sonra , hiç bir konuda güvenmem mümkün değil,yarın bir gün sen burda konuştuklarımızıda yazarsın yalanmı
- Vallahi yazmam Billahi yazmam , sana yeminle
- Sana ne oldu böyle eskiden sen böyle bir adam değil din , benim sevdiğim Kemal , böyle yalaka bir tip değildi .
- Ne dedin sen... sevdiğim adammı dedin , ne olur bir daha söyle
- Hoop hoop,, hemen lafı istediğin şekle çekme. Sev diğim dedikse , aşık olduğum manasında demedik. Sevdiğim bir arkadaşım demek istedim.
- Biran bende zannetmiştimki
- Ne zannetmiştin
- Boş ver
Kemal birden , hüzünlendi, gerçektende şimdi yıkılmıştı . gözlerinde iki damla yaş peydah olmuştu . eskiden olsa bunları göstermemek için elinden gelen gayreti gösterirdi , ama boş verdi , bu saatten sonra ne değişirdi . onca zaman kendini aşağılamış olması şimdi yavaş yavaş gururuna dokanıyordu. Eser’e bunca taviz vermiş olmasını şimdi bir türlü içine sindiremiyordu.Kemal ne yapmıştı böyle , şimdi nasıl tamir edecekti yıkılan gururunu , artık her şey için çok geçti . Eser onun gözyaşı döktüğünü fark etmiş istemeden ,içi titremişti. Bir an ona çok ağır konuştu ğunu fark etti ama konuşmuştu. Şimdi bütün söyle- diklerimi geri aldım .Diyemezdi ya
- Ne oldu ağır geldi değilmi , evet genellikle böyle olur. Peki sen bana o romanı gönderdiğin vakit benim hangi durumda olabileceğimi hiç düşündünmü , benim hislerimle oynadığının farkındamıydın. Allah bu , Büyük Allah , Sorumsuzca yazdın bütün bunları, sonra kaçıp kurtulacaktın değilmi . Hiç benim ne hale gelebileceğimi düşünmedinmi , seni daha önce ikaz etmiştim , bana o romanı okutma diye yalanmı. Almak istememiştim ve sen ısrarla vereceğini söylemiştin almadım . Yinede ne yaptın , ne ettin gönderdin. Beraberliğimizin ipini çektin . Güzel bir beraberliğimiz vardı,Ve mutluyduk. Ben yalnızdım , sende öyle , Biz farkında olmadan yalnızlığımızı paylaştık. Ama sen benden’de yalnızmışsın ve haberin yokmuş , nasıl bunu öğrenmek hoşuna gittimi .
- Hayır gitmedi ,ama,ben sıkıldım artık, vaaz dinle mekten
Kemal böyle söylerken , farkında olmadan biraz sert konuşmuştu, Eser’i terslediğinin farkında bile değildi
- Sıkıldınmı ......., Hani bana kızmayacaktın bak seni beş dakika eleştirmeme dayanamadın , peki ben ne yapsaydım , bana gönderdiğin nüshada yüzseksen- sekiz sayfa vardı. Oysa tamamının ikiyüz seksen sayfa olduğunu söylüyordun . onca sayfalar dolusu şeye nasıl katlanacaktım . demekki eleştirilmek güzel bir şey değilmiş,
- Hayır senden sıkılmadım sadece , oturduğumuzdan beri , beni tersliyorsun, oysa buraya yeniden barışmak için gelmiştik.
- O senin fikrin. Nerden biliyorsun barışacağımı , senin yuvanı yapmış olmak için gelmiş olamazmıyım.
- Öyle olsaydı gelmezdin , zaten sen benden , uzakta olduğun her an benim yuvam yapılıyordu , onun için bu saatten sonra , hemde geldikten sonra bile hala bana kırgınlığın devam ediyorsa , demin doğru söyledin bundan sonra , bizim eskisi gibi olmamıza imkan yokmuş bunu daha iyi anladım . Ama sana şu kadarını söyleyeyim çok kindar bir kadınmışsın . seni hiç böyle tanımamışım.
- Sen hayallerine aşıksın oğlum , gerçekleri gör artık.
- Hayret bir şey . Ben bu kadar ahmakmışım haberim yokmuş . Sana ne söyleyebilirimki . Galiba sen haklıymışsın , ben hayallerimdeki kadına aşıkmışım, sen asla benim kafamdaki Eser , Değilmişsin ,
-Beş buçuk aydır anlayamamışsan ben ne yapayım benim kabahatim değilki .
- Beş buçuk ay evvelki , kadınla şimdi kin kusan kadın aynı değilki
- Sen onu yılbaşı akşamı öldürdün .
- Peki , hiçmi haklılık payım yok benim bütün bunları ben kafamdanmı uydurdum.
- Ne yani bütün oluşumlar senin kafandaki gibi olmak zorundamı. Niçin daha detaylı düşünmüyorsun .
- Ne gibi yani , düşünecek ne varki . beni sevmediğini açık açık söyledin , beni aşağıladın , gururumu ayaklar altına almama izin verdin. Nasıl keyif alıyormusun bari . bak istediğin kadar konuşa-bilirsin , böylelikle , hem sen rahatlarsın, hemde benim vicdanım rahatlar.
- Hah işte onu söylemeni bekliyordum , sabahtan beri sen vicdanını rahatlatmak peşindesin , benim peşimde değilsin , öyle değilmi .yalanmı .
- Valla artık bu saatten sonra hangisi doğru , hangisi eğri , bilemiyorum. Belkide sen haklısın .
Kadın ona kendini savunması için bir koz vermişti , tabii ya ,seni değil vicdanımı rahatlatmak için bunca zaman çaba sarf ettim , deseydi iş çoktan bitmiş olurdu. Ama bu neyi değiştirirdi , kendini kandırabi- lecekmiydi,Eğer bir insan kendini kandırıyorsa bu kendine yapacağı en büyük kötülüktü , onca gün salya sümük ağlamasını, nasıl izah edecekti,....... kendine olan saygısı, sarsılmayacakmıydı . eğer birde kendine olan saygısını kaybederse , şerefsiz bir şekilde yaşamanın ne manası vardıki , İşte bu yüzden kadının oyununa düşmedi .
- Evet , vicdanım sana yaptıklarımdan rahatsız ama seni sevdiğim için bunca zamandır peşindeyim ,
- İnanayımmı ,
- Keyfin bilir , inansan ne yazar inanmasan ne yazar
- Ya demek öyle ..
- Öyle tabii , sen beni sevmedikten sonra , ben seni sevsem ne olur sevmesem ne olur .senin için bir şey fark edermi . ama aklıma takıldı . İster Telefondaki sinyali , bana acımadığın için çaldırmış ol, istersen o kötü sözleri muhattap olmayı kabul edememiş olduğun için çalmış ol , nasıl söylemiş olursan söyle beni yine,sevmemiş olduğuna inandıramayacaksın , çünki , sen bütün bu yakıştırmalarımı , kabul etmeyip bir şekilde açar telefonu , beni ikaz ederdin . bunu yapmayacak kadar korkusuz olduğunu biliyorum, ama sen yine bana bir ip ucu verdin, çünki , müzik kutusu ile , bana sinyal gönderdin, bunu sana özellikle aldığımı biliyordun ve yine onunla bana mesej vermen çok incelik isteyen bir şey , zaten bende sana bunun için aşık oldum ya !.
- Bak gene başlamayalım, aşk nakaratlarına ,Tamam seni aramayacağım demiştim , sözümde durmadım aradım, sende telefonu yüzüme kapadın. Peki ondan sonra beni , ertesi günü niye aradın , tekrar gönlümü almak içinmi
- Ben seni bir daha aramadım
- Yemin edermisin
- Yemine gerek yok, aramadım,nerden çıkarıyorsun bütün bunları ,
- Aradın , aradın , hemde aradığını anlamam için , Telefonun sinyal müziğini çaldırdın. Bir nevi pişmanlık belirtisiydi değilmi .yalanmı
- Ben seni aramadım ,yine hayal kuruyorsun
- Her neyse , aramadım diyorsan , zararı yok aramamış ol . zaten aramış olsanda aramamış olsanda artık benim için fark etmiyor . Ben yoruldum artık. Pes ediyorum , eğer bunca gönül alma teşebbüslerime rağmen hala bu soğukluk devam edecekse . varsın etsin , ben şansımı son bir kere denemiş oldum ve ağzımın payını aldım. Keşke ilk telefonundan sonra , seni hiç aramamış olsaydım, o zaman bir tesellim vardı . Ve onunla avunurdum. Ama yapamadım emin olmak istedim , temelli kaybettim.
- Diyelimki , aradım . bundan sana aşık olduğum manası çıkmazki ,Peki diyelimki sen haklısın benden ne yapmamı bekliyorsun, kalkıp boynunamı sarılayım istediğin bumu .
- Hayır , artık hiç bir şey istemiyorum zaten yerterince gururumdan taviz verdim . Bundan sonra , kendime bir çeki düzen vermek zorundayım , ne yapalım , zorla güzellik olmuyor ya . canın sağ olsun seni artık hatıralarımın mezarlığına gömmekten başka çarem yok seni inatçı ve kindar biri olduğunu bilirdim ama pes doğrusu bu kadar zalim olabile- ceğin asla aklıma gelmemişti . hadi gidelim artık .
- Niye kızıyorsun , gerçekleri duymak işine gelme dimi ,
- Haklısın , gerçek acıda olsa gerçektir . bir daha seni rahatsız etmeyeceğimden kesin olarak emin olabilirsin
- İyi sevinirim buna ,
- Bari seni eve bırakana kadar kırıcı olmaktan vaz geç . sanki ilk defa bu gün tanışmışız gibi tavır takınmana gerek yok ,
- Senin daha doksan altı senesinde kaldığın belli oluyor . o günler geride kaldı artık anla bunu
Kemalin yüzü asılmıştı , kadının bu tavrı gücüne gitmişti ama yapacak bir şey yoktu . İşte zaten , işin bu tarafını’da tahmin etmiyormuydu , evet bu tahmini doğruydu , kadın Kemal’i sevmiyordu. Arabayı çalıştırdı , ve aracı vitese geçirdi , tam ayağını debriyajdan kaldırıyordu , birden bir şey aklına geldi kadın biraz evvel yine ona bir mesaj vermişti ve araya laf karıştırınca bu mesajı gözden kaçırmıştı ama tekrar düşündü , Evet kadın ona ,” Diyelimki, sen haklısın “ ne demekti bu eğer sevmiyorsa neden diyelimki sen haklısın desin , birden ayağını debriyajdan çekerek , tekrar Eser’e döndü. Bu arada arabada istop etmişti kontağı kapattı.
- Eser , sen yalan konuşuyorsun , beni sevmediğin yalan , niçin yapıyorsun bunu bana , söyle neden yapıyorsun , seni çözmek beşbuçuk ayımı aldı , ama artık tahamülüm kalmadı , lütfen söyle neden beni kendinden soğutmağa çalışıyorsun amacın ne , lütfen beni sevdiğini bir kere olsun söyle ne olur , yalvarırım , bu , bu kadar zor bir şeymi .söyle neden neden.
Kadın biran şaşırmıştı , oysa Kemali kendinden soğutmak için her şeyi yapmıştı , ama artık daha fazla bu oyunu sürdürmeğe gücü kalmamıştı
- Evet , bende seviyorum seni , hemde çok seviyorum evet , yüzlerce binlerce kere evet. Seviyorum , hadi şimdi görelim bakalım ne yapacaksın bu işi nasıl temizleyeceksin , ne geçti eline bunu duymakla , gel bunu konuşalım , bakalım seni sevmiş olmammı senin için daha acı olacak yoksa sevmemiş olmammı , hadi gel bunu konuşalım . Hazırmısın , dinle o zaman .
Kemal hiçte bu tepkiye hazırlıklı değildi , bir an nasıl sevinmesi gerektiğini bile şaşırmıştı , bu nasıl bir sevgi itirafıydıki , yüzünde adeta bir tokat gibi patlamıştı .Cevap vermeğe korkuyordu çünki kadın bu güne kadar hiç duymadığı bir şeyi söylemişti ve devam ediyordu , dinlemeliydi .
- Evet , beni sevdiğini biliyorum, ve benim sevdiğimi de sen hissediyordun , ve bu bize ister istemez beraberinde saygıyı getiriyordu. Ayrıca sen evli bir adamdın ve evli olduğun halde benim seni sevmemi bekliyorsun . Beni o kadarmı bayağı görüyorsun gözünde . tamam şimdi benim seni sevdiğimide öğrendin , aramızdaki bu masum aşk kaç gün sürecekti , duygularımızı da öğrendiğimize göre, yatağa ne zaman gireceğiz dersin , ve senin benim bunu nikahsız yapabileceğime , aklın kesiyormuydu yoksa , ben bu kadarmı adi bir insanım ha, ne dersin . Diyelimki karını boşadın nikah yaptınbeni aldın. Peki o kadının , bu işte ne günahı var. geçmişte , benim düştüğüm duruma onu düşürecek kadar, şerefsiz birimiyim, tutki , sen karını boşamadında karın seni terk etti , peki aldığın üç kuruş maaşla beni nasıl geçindirmeyi düşünüyor- sun acaba , ben zaten çalışıyorum ve kendimi . geçindiriyorum , eğer evlenip hayatımın akışını değiştiremiyorsam,niye senin yada bir başkasının kahrını çekeyim , benim gezmeyi sevdiğimi biliyorsun , ben plajada mayoyla girerim , denizede , beni nasıl kapatmayı düşünüyorsun acaba , ayrıca , karının çıktığı eve gelin gelebileceğimi düşünüyorsan, aldanıyorsun . bana istediğim yerden daire tutmağa gücün yetecekmi , yoksa iç güveysi gibi gelip yanımda oturmayımı düşünüyorsun. Ne dersin . Benim seninde bildiğin gibi bir sürü arkadaşım var bunların içinde erkek olanlarıda var , sen ne manada arkadaş olduklarını biliyorsun, hatta bunlar sendende eski arkadaşlarım , onlarla alakamı kesmemide istermisin , yolumuda değiştireyimmi onları görünce , daha sayayımmı bütüan bunları benimle tanıştığında sen biliyordun , sana hiç olmadığım gibi gözükmedim. Seni hiç kandırmadım , sadece sana olan sevgimi anlamanı istemedim, seni o kadar çok seviyorumki bütün bu gerçeklerden sonra senin çaresiz kalacağını biliyordum , ve bunu görmeni istemiyordum , ne demiştin sen ilk romanında “ÇIKIŞ YOK ARKADAŞ” Yeni bir roman daha yazıyormuşsun, adı neymiş her neyse ama ben sana başka bir ad bulayımda onu koy
ÇIKIŞ VAR( var ama) UÇURUM Nasıl beğendinmi bu gerçekleri , bunlar hayatın gerçekleri aslanım , boş sevgi ile karın doymuyor, paran yoksa aşık olmağa bile hakkın yok. Bunu seni yada bir başkasını aşağıladığım için söylemiyorum . bu bir realite , hayatın gerçekleri bunlar. Benim içinde geçerli ,senin içinde , yoksa ,benim, senin bol paralı olmanı istediğim için değil. Hayatın acı gerçekleri bunlar. Bize gelince ,geçmişte sende sıranı savdın bende , bu saatten sonra aşk bizim neyimize , ikimizde ne güzel , tatlı bir arkadaşlık içersindeydik masum , sadık ve şefkatli,bir arkadaşlık.Birbirimize bağlılığımız, güve- nimiz vardı .Sen herşeyi berbat ettin . Evet canım, nasıl romanına koyduğum adı beğendinmi .ÇIKIŞ VAR ama biliyormusun , bizim çıkışımızın sonu UÇURUM, Hadi cesaretin varmı , atlayabilecekmisin bu uçurumdan , yap bakalım tercihini , nasıl memnun oldunmu , seni seviyor olmamdan , hangisi daha güzelmiş , seni sevmiyor olmammı , yoksa seviyor olmammı .
Eser bunları konuşurken o kadar çok kızmıştıki sinirden , kemalin, yakasını sarsarak . çekiştirip duruyordu .
“ Söyle memnun oldunmu... Kemal,”
- Kemal, kemal, kalk uyan hadi kalk kemal
Kemal gözlerini açtığında telefon ahizesi hala elinde duruyordu , Acaba gerçekten Rasim beyle konuşmuş- muydu, bütün bu kabus gibi geçen dakikalar neydi böyle , gözlerini oğuşturdu , kendisini sarsan annesini gördü karşısında . bir an hayret etti saate baktı , yatalı henüz yirmi dakika bile olmamıştı . Nasıl görmüştü onca sahneyi bu kadar kısa zamanda Rasim beyi telefonla arayıp onunla cafede oturmuşlar ve daha sonra , araba kiralayıp Eserle buluşmuştu , ve bu tatsız tartışmaya şahit olmuştu. Bütün bu kadar şey bu yirmi dakikalık kısa bir zaman içine nasıl sığmıştı, bir türlü bir anlam veremiyordu
Kemal hala biraz evvel yaşadığı olayın etkisindeydi ve hala şaşkın şaşkın etrafına bakınıyordu,
- Uyumuşum be anacığım
- Görüyorum , hadi kalk iftar vakti oldu ve kardeşlerin hepsi aşağıda seni bekliyorlar. Ben iniyorum elini yüzünü yıka sende hemen gel bekletme
- Tamam geliyorum .
Olaylar o kadar gerçek gibiydiki, biran bunun bir rüya olduğuna sevindi . kadın ne kadarda doğru söylüyordu , onların beraberliklerinin sonu bir uçurumdan başka bir şey değildi, İkisi’de agresif bir kişilik yapısına sahipti ,bir iki günlük cicim ayı çok çabuk bitebilirdi .zaten bütün roman boyu içlerindeki duyguların, savaşının nedeni buydu onu hem seviyor hemde sevmiyor olması , onunla hem hayatını, birleştirmek istiyor hemde istemiyor,olmasının nedeni buydu. Ayni şey genç kadın içinde geçerliydi. vucudunun bütün hücreleri birbirleriyle çarpışıyor gibiydi . Aklı ve mantığı, kalbi ve hisleriyle savaşı- yordu .Bu savaşta yalnız değildi , Eser’inde aynı savaşı verdiğini biliyordu. Aklı ve mantığı kendisini sevmediğini söylüyordu ama hisleri ve kalbi kadının kendisini sevdiğini söylüyordu . Ölümden başka hiç bir şeye çare yoktur , ve bu iki insanın durumu ölüm değildiki, tabiiki her şeye rağmen çaresi vardı . ama kişiliklerini bir tezgaha yatırıp, ameliyat ettirmeleri ve sivri uçları kesmeleri lazımdı, yani birbirlerine batan fazla gelen kişiliklerini , kadın serbestiyet (özgürlüğün)’den , ne kadar taviz verebilecekti , Erkek onun bu sınırsız özgürlüğünün ne kadarına tahammül edecekti, kendi sahiplenme aaidiyet duygusunun , kadın ne kadarını kabullenecekti , Erkek mütavazi bir yaşantısıyla mutluyken, kadın içindeki hırsaların ne kadarına gem vurabilecekti Frapan giysilerle kadın kendini daha özgür ve çekici bulurken, Kemal bunun ne kadarını sınır olarak kabul edebilecekti. Bu kadar hazımlı olabilecekmiydi . itikadi değerlerine sıkı sıkıya sarılmışken, onun itikad bozukluğuna ne kadar göz yumabilecekti. İkiside otoriter bir kişiliğe sahipken hangisi hangisinin boyunduruğunu kabullenecekti . O kadar çok benzer yanları vardıki bütün bu olumsuzlukları , bir iki komediye birlikte gülmüş olmakla , bir iki yazarın yazmış olduğu eser’i aynı anda aynı zevkle paşlaşmış olmakla , aynı müzikten aynı oranda haz duymuş olmakla , Aynı zevkleri paylaşmakla . bütün bu olumsuz şartları yok sayabilmenin üztesinden gelebileceklermiydi , tabiiki asla böyle bir şey söz konusu bile değildi, işte bu ameliyatın sonunda ikiside Kişililk mutasyonuna uğradıklarında ikisininde sevdikleri kişilikler gidecek yerine yeni iki insan gelecekti. İki yabancının aynı oranda birbirlerini sevmeleri ise zaten mümkün değildi , İşte görmüş olduğu rüyada kadın bunları söylemişti , acaba söyleyen kadınmıydı , yoksa başka bir şeyler onun daha sağlıklı düşünmesi için , onu uyarmışlarmıydı . yüzden Eser’in kendisini ., o ne kadar inkar etmiş olusa olsun sevdiğini biliyordu . Kendisi ne kadar inkar ederse etsin onu sevdiğini biliyordu. İşte bazen kaderin böylesine garip cilveleri olabiliyordu.bundan sonrası zaten ayrıntıydı , bir araya gelip barışsalar ne olacaktı , barışmasalar.Uçuruma atladıktan sonra böylesine bir birlikteliğin ne kıymeti vardıki , Şu şarkılar bazan iki kelimeyle iki cilt romanın özetini ne güzel veriyorlardı .
SENİ UZAKTAN SEVMEK AŞKLARIN EN GÜZELİ ALIŞTIM HASRETİNE , GEL DESEN GELEMEMKİ *********** 2.2.1997
YUKARDAKİ HİKAYE HAKKINDA BİR İKİ SÖZ
Bu hikaye, ÇIKIŞ VAR(UÇURUM) adlı romanın finalinden alınmıştır.Aylar sonra Kemal,Eser’le barıştı.ama asla bunun mutluluğunu yaşayamadı çünki, onunla dargınken, en azından hala bir acabası vardı ve Eser’in kendisini geçmişte biraz olsun sevmiş olabileceğine inanıyor ve böyle teselli buluyordu. Onunla barıştıktan sonra geçen öyle olaylara şahit olduki . Kemal artık geçmişte, asla Eser’in kendisine bir aşk duymadığına kesinlikle inanmıştı.Ve bütün hayatını bir hiç uğruna yıkmış olmanın üzüntüsünü yaşıyordu.Onun tek taraflıda olsa Eser’e duymuş olduğu aşkın,ve bu aşktan sonra gelişen olayların bir faydası olmuştu. Karısının, kendisini düşündüğü kadar sevmediğini görmüş, ve anlamıştı.Zaten yıllarca bunun kuşkusu ile hep kavrulmuştu, hep acabası vardı. Romandaki ana tema olan Lav you adlı şarkıyı Kemal Hep Eser çaldırdı zannıyle genç kadına karşı hep suçluluk duymuştu, oysa Karısıyle ayrılmalarından on bir ay sonra bunu çalanın Eser değil Karısı Leyla olduğunu yine onun ağzından duymuştu. Şarkıyı çalanın Eser olması ihtimali bile onu çok mutlu etmeye yetiyordu.Ama Leyla bunu yapıp telefonda bu şarkıyı çalanın Eser olduğu intibaını vermesi ikisi arasında kalan son sevgi kırıntılarını’da yok etmişti.Ve Kemal’in son mutluluk köpüğünü bile elinden almıştı.İşte bu yüzden Kemal karısından ayrılmış olmaktan ve yirmi üç senelik bir evliliği yıkmış olmaktan asla pişmanlık duymamıştı.Çünki bu yirmi üç sene boyunca ona katlanmış olmasının tek sebebi Leylanın kendisin seviyor zannediyor olmasıydı....................2.11.1997
No comments:
Post a Comment