ELVEDA ZAMANI , ÇÜNKÜ TUS KAZANILDI
Sağlık ocağında tatlı bir telaş vardı. Günlük mesai saati bitmişti.gece nöbetçisi Doktor Handan hanım tus imtihanını bir kere daha kazanmıştı , geçen sefer kazandığında bir hayli uzakta olan bir eğitim hastanesi acil servisine tayini çıkmıştı, ve gitmiştide ama yoğun ve çok yorucu olduğu için iki ay sonra vaz geçip gene şimdiki çalıştığı yere geri dönmüştü. çoğu kişi onun bu uzmanlık eğitiminden vaz geçişini ,orada geride bıraktığı biri için yani ona olan hasretinden bıraktığını konuşuyordu.Kimi yorucu ve yoğun iş ortamı desin kimi başka bir şey, yani hasret .. Ne denirse densin bunun en doğrusunu gene Handan hanımın kendisi biliyordu.
Fakat ,bu sefer gitmekte gerçekten kararlı idi, çünkü aradan geçen zaman zarfında o bahsi geçen kişi ile yani kemalle ,defalarça bir barışık bir dargın kalması onuda kemali de artık iyice yormuştu.Herhalde yollarının şöyle yada böyle bir şekilde ayrılması en iyi olan şeydi.
İşte bu Akşamki tatlı telaşın nedeni Doktor hanımın odasında verdiği veda partisi idi. Yakın dostları ve gece mesaisinde çalışan diğer personelin hepsi davetli idi.Bir tek kemal bu davete icabet etmemişti.sağlık ocağının kapı girişinde oturuken aklı yukardaki partide idi , içi içine sığmıyordu ama ,sanki gururu onun yukarı çıkmasına, handan hanımı tebrik etmesine mani oluyordu . Nasıl tebrik edebilir,nasıl sevinebilirdiki .Nihayetinde on gün içinde doktor hanım burdan ayrılacak ve bir daha kendisini ömür boyunca göremeyecekti.ve Onun yokluğuna alışması sanıldığı kadar kolay olmayacaktı. o bu düşünceler içinde iken , baş ucuna hemşire Sevgi hanımın dikildiğini fark etti . Hemşire hanım elindeki tabağı ona doğru uzatıyordu.
- Bu sizin kemal bey.
Kemal göz ucu ile hemşire hanımın elindeki tabağa öylesine bir baktı , içinde pasta, bir iki kek parçası ve susamlı galete vardı .Diğer elinde ise kola dolu bir bardak tutuyordu.
-İlgine teşekkürler , istemem geri götürün.
- Yaa...! saçmalama , almazsan Çok ayıp edersin
- Bu getirdiğin tabaktan , Davet sahibininin haberi varmı..? yoksa gizlicemi getirdin?
Hemşire hanım , kemale şöyle ters bir şekilde imalı imalı baktı.
- Merak etme bana kalsa sana zırnık vermem de , sen gene doktor hanıma dua et . O, özellikle sana vermemi istedi
-İnanayımmı.
- Bana ne , ister inan, ister inanma ,senin bileceğin bir iş, ben buraya bırakıyorum, ama terbiyesizlik edip te bir yerlere dökmeyesin,ve az sonra sende yukarı gel . Handan hanım senide çağırıyor
-Beni çağırıyormuş..hıh..
- Amaaan senle uğraşamam , kaprisli adam sende
Sevgi hanım yukarı çıktığında, kemal hemşire hanımın arkasından öylece boş boş bakmağa başladı.Derin bir düşünce içine dalmış,hüzünlenmişti, Doktor Handan hanım bir kaç güne kadar gidiyordu artık,Bir an yukarı,onun yanına çıkmağa niyetlendi isede vaz geçti. Bunca kavga ve münakaşa,ve dargınlıktan sonra ne anlamı vardıki . Aslında kavgaları bile birbirlerine itiraf bile edemedikleri bir takım gerçeklerden kaynaklanıyordu ve bunu bilmek bile ızdırap veriyordu. Yukardaki parti bir saat sonra bitmiş, herkez işinin başına dönmüştü.Doktor hanım kutlama için dışardan gelen arkadaşlarını yolcu etmek için alt kata indiğinde,Kemal onunla göz göze gelmemek için başına çevirdi. Bahçeye kadar inip, gelen misafirlerini Ugurlayan, Handan hanım kemalin yanından yine sessizce geçip yukarı kata, odasına çıktı. Kemalin Yanında oturan Sağlık Memuru Mustafa bey
- Seninki, yanından geçerken sana doğru bakmayı ihmal etmedi,bak genede , aklı sende kalmış.Bence bu gece bu dargınlığı bitirin artık .
Mustafa bey, Sağlık ocağında kemalin hem en iyi dostu vede en büyük dert ortağı idi.Onun bütün olan biten her şeyden haberi vardı . Dargınlığı bitirin demesi kemali biraz olsun yumuşatmıştı ama durduk yerdede gidip bunu kendisi başlatmak ona zor geliyordu.Gururu incinecekmiş gibi geliyordu. bu yüzden kararsızdı.
Gece boyunca Doktor hanım gelen hastalara bakmak için, alt kata bir kaç kere inmişti. Kemal, ona doğru göz ucuyla,bile olsun bakmamıştı , en azından baktı isede bunu doktor hanıma sezdirmemişti.
Saat on ikiye doğru, sona kalan,diğer davetlilerini de ugurlamak için tekrar bahçeye kadar inen doktor hanım. Üst kata çıkmak için kemalin yanından geçerken.Kemal gene başını sağa doğru çevirip göz göze gelmemek için büyük bir uğraş veriyordu.Aklı birazdan yanından geçmek üzere olacak handan hanımda idi .Bir şeyler,sanki zorla bakışlarını ona doğru çevirmeğe zorluyordu.. kemal kendi içinde büyük bir mücadeleye başlamıştı. Gururu : " Sakın bakma, bırak yanından öylece geçip gitsin" derken Hisleri ise " O, Şu an, tam karşında , Belki bu son görüşün, belki bir daha ki nöbet gününüzde, onu göremeyeceksin.... Bak...çevir başıni ona bak.. gözlerine, gözlerinin içine bak.." diye onu sıkıştırıyordu. Sonunda içindeki kavganın galibi, gururu değil hisleri olmuştu, dayanamadı ve başını ve bakışlarını ona doğru çevirdi, Bir anda ,handan hanımla göz göze geldiler.O an sıcacık bir alev dalgası bütün vucudunu sardı ,adeta alev alev yanıyor gibi idi ,Heyecanandan, yüzü kızarmış,ve terlediğini hissetti.Handan hanımda onun gözlerinin içine içine bakıyordu. Ne yapacağını nasıl davranacağını şaşırdı.Adeta donup kalmış gibi idi . Damarlarındaki bütün kanın çekildiğini zannetti.Bu heyecana daha fazla dayanamayacaktı.
Gözlerini , tam ondan kaçırıyordu ki , Doktor hanımın ona gülümsediğini fark etti.Genç kadın sağ gözünü hafifçe kırpıp, başını belli belirsiz iki yana doğru silkelerken."Naaber....Nasılsın " Der gibi bir işaret yaptı. Kemal ,onun böyle yapacağını, rüyasında görse inanamazdı.Şimdi deminki şaşkınlığı bir kat daha artmıştı.Hiç böyle bir hareket beklemiyordu. Ne yapacağını ne düşüneceğini şaşırdı , ama bir şey vardi ki bunu hissediyordu.Hemde bütün yüreğinde hissediyordu.Çok ama çok mutlu hissetti kendini . Keşke şimdi ölsem diye düşündü . Bundan daha mutlu bir anı ömrüm boyunca yakalamam imkansız diye geçirdi içinden ..
Bir anda iç güdüsel ve elinde olmadan, Bu hareketi yapan Handan hanımda, yaptığından utanmış olmalıydı ki ordan koşar adımlarla uzaklaşıp , üst kata , odasına çıktı.
Bir müddet sonra, gelen bir başka hastaya bakmak için tekrar aşağı inen doktor hanım, hastayı muayene edip gönderdikten sonra. Üst kata odasına çıkacağına,dış kapıya yöneldi, tekrar kemalin yanında geçip, bahçede gezintiye başladı,Elinde cep telefonu ve birisi ile konuşuyordu. Bahçede volta atar gibi gezinti yapıyor,arada kaçamak bakışlarla ve göz ucu ile kemali sözüyordu.Sanki yanına gelmesini bekler gibi bir hali vardı. oysa konuşmasını kendi odasında da tamamlayabilirdi.
Sağlık memuru Mustafa bey,
- Bence artık yanına gidip, Doktor hanımı tebrik et , Böyle olmuyor... bana kalırsa ayıp ediyor gibisin.
- Mustafa ağbi , gitmesine gideyimde , ya beni terslerse
- Saçmalama artık...Bu saatten sonra terslemesimi kalmış. O artık bu günden sonra misafir sayılır . kalk durma yanına git. Bende kalkıyorum zaten, odama geçip kitap okuyacağım biraz.
Mustafa bey gittikten sonra, kemal bütün cesaretini toplayıp ayağa kalktı . ve Handan hanımın yanına kadar geldi, Yüzünde bir gülümseme ifadesi belirmişti.
- İyi geceler Doktor hanım.
Kemalin yanına geldiğini gören handan hanımda ona tebessüm ederek mukabele etti. Aslında işin en zor tarafı şimdi başlıyordu. kemal söze nereden başlaması gerektiğini bilmiyordu.Yaklaşık 3.5 aydır tek bir kelime bile etmemişlerdi.Üstelik gece boyuncada yanına çıkıp onu tebrik te etmemişti .
sonunda istemeden ağzından bir kaç cümle döküldü.
-İyi geceler Doktor hanım.Siz mi özür dileyeceksiniz ,yoksa ben mi özür dilemeliyim.... Pardon , Öncelikle sizi tebrik etmem gerekirdi .Özür dilerim..Bir an için söze nereden başlamam gerektiğine karar veremedim de.
Handan hanım şaşırmıştı , bu özür dileme de ne anlama geliyorduki . Bununla neyi kast etmişti.
- Tebrikleriniz için teşekkür ederim, ama bu özür meselesine bi mana veremedim. Hangi konuda sizden özür dilemeliyim anlayamadım .
- Geçen tartışmamızda, beni görevde iken içki içmekle suçlamıştınız unuttunuzmu.Sonra bana inanmayıp ben gittikten sonra içtiğim bardağı koklamıştınız.Oysa ben içkiyi bırakalı tam on sene oldu ve ben daima kola içerim.
Handan Hanım birden şaşırdı mahçup olmuştu.Söyleyecek bişey bulamadı.Sadece sitem etmekle yetindi.
- Aşkolsun kemal bey bunca zaman sonra, beni yeniden suçlamak içinmi yanıma geldiniz. Hemde böylesine sevinçli bir günümde. Neyse... genede sizden özür dilerim. Aslında ben öyle demek İstememiştim. Bir yanlış anlaşılma sonucu o günki sohbetimiz öyle bir boyut almıştı. Sahi , peki nerden biliyorsunuz , siz gittikten sonra bardağınızı kontrol ettiğimi.
- Boş verin burda hiç bir şey gizli kalmaz. Aslına bakarsanız , demin söylediğim şey, yani benim içki içiyor oluşumu düşünüyor olmanız, umurumda bile değil. Ben sizinle bir sohbet vesilesi açmak için Lüzumsuz ve manasız bir bahaneye sarıldım , hepsi bu. Yoksa amacım sizi kızdırmak ve yeniden gücendirmek değil.
- Ama bunu öyle çok yaptınızki .
- Lütfen bu seferde, sen beni utandırma.Bırak her şey geçmişte kalsın . Birbirimizi daima güzel şeylerle hatırlayalım.Şunun şurasında belki bu geceden sonra , bir daha görüşme şansımız bile olmayacak.yollarımız ebediyyen ayrılacak .
- Evet haklısınız.gerçektende bu manasız sözlere lüzum yok.Bende hatıralarımda , bu yeri ve sizi daima güzel şeylerle hatırlamak istiyorum.
- Doktor hanım...Biliyormusunuz , size bir şey itiraf etmek istiyorum. Gideceğinize, sizin adınıza Hem, seviniyorum, Hemde,kendi adıma üzülüyorum.Yani içimde çok garip bir duygu var. İnsan aynı anda iki farklı duyguyu yaşayabilirmi diye hep merak eder dururdum. Demekki olabiliyormuş.
- Neden üzüldüğünüzü anlayamadım ,
- Sizce neden olabilir ..... Bir kaç gün sonra burdan ebediyyen ayrılacaksınız, ve ben sizi bir daha göremeyeceğim. Benim için artık buranın hiç bir anlamı kalmayacak.
- İyi ama burda nöbetlerimizde,birlikte iken de beni zaten gün boyu görmüyordunuzki..Ancak akşamları bir kaç saat , O'da alt kata bahçeye inersem veya kapı önündeki banka oturmaya inersem görüyordunuz. yani değişen fazla bir şey yok
- Öylemi sanıyorsunuz. Sizi,ben burada iken gün boyu görmemiş olsam bile , sizin varlığınızın bu dört duvarın arasında olduğunu bilmek bile bana huzur veriyordu.Bu bina sizin varlığınızla bir anlam kazanıyordu.Sizden sonra burası sadece bir taş yığını olarak kalmaya mahkum.
Kemalin bu sözleri üzerine Handan hanım hafifçe gülümsedi.
-İyi ama benim tus imtihanlarına girmemi en çok siz istediniz, hatta zorladınız.Ve bende sizin sözünüzü dinleyip girdim. Şimdi bu üzülmeniz niye. Sanırım bunu benden , ya kurtulmak için istediniz ? yada kazanamayacağımı düşünmüş olmalısınız ..?
- Sizden kurtulmayı istemekmi.... Öylemi düşünüyorsunuz........Bunun için bir yorum getirmeyeceğim. Şahakesper''in hamlette yazdığı gibi "Olmak yada olmamak işte bütün mesele bu"..! Yani "Kalmak yada gitmek",İşte bütün mesele bu. Evet, bence,benim için en büyük mesele bu....!Bu yüzden demin söylediklerimi bir kez daha tekrar etmeyeceğim. Kazanamayacağınızı bir an bile düşünmedimki. Sizin en büyük zorlukları aşacak azim, cesaret ve zekanızdan hiç şüphe duymadım.İki kere üst üste kazandınız. Gelecek sene girseniz gene kazanırsınız. İşte ben bunu bildiğim için sizi zorladım...Geçen sene kazandığınızda ,vaz geçmeniz beni çok üzmüştü..Umarım bu sefer,vaz geçmezsiniz..Sizi görmemek bana ne kadar zor geliyor olsada .. lütfen bu sefer vaz geçmeyin devam edin.
- İlginize teşekkürler, üzülmeyin nihayetinde İstanbulun içindeyim ve gene görüşürüz . Arada sizi ziyarete gelirim. siz gelirsiniz.Gene görüşürüz..
- Keşke olabilse ama , bunun olacağını sanmıyorum. çünkü , siz buradayken bile benden kaçıyordunuz, zaten kırgınlığımızın esas sebebide bu değilmi idi .Nerde kaldıki gittikten sonra görüşme imkanı doğsun
- İyi ama kemal bey , unutmayınki burada sadece ikimiz çalışmıyoruz. bizden başka insanlarda var ve böyle ufak yerlerde bu tür dostluklar her türlü spakülasyona açık şeyler.Aslında kırgın gibi olmamızın sebebide bana kalırsa bu ve siz bunu sanırım fark edemediniz. Bu geceki sohbetimiz bile kimbilir yarın gün boyu nasıl yorumlanacak , hiç düşündünüzmü.
- Yarın nasıl yorumlanacak..Evet haklısınız yarın nasıl yorumlanacak.. O zaman şu ana kadarki konuşmalarım için sizden özür dilerim,Yani sizi yeterince lafa tuttum, ve sanırım bana yeterinden fazla zaman ayırdınız. Bunun için teşekkür ederim. ayrıca , sizi rahatsız ettiğim için tekrar tekrar özür dilerim.
- Bak gene aynı şeyi yapıyorsun. olayları hemen kendince yorumluyorsun ve bundanda alıncak şeyler çıkarıyorsun. Ayrıca ,Sözlerime dikkat etmiyorsun. Ben senden zerre kadar rahatsızlık duymuyorum . Aksine seninle sohbet etmek benimde hoşuma gidiyor. Ben sadece ,bu güne kadar yapılan veya yapılabilecek dedikodulardan endişe ediyorum hepsi bu.Ayrca sizden rahatsızlık duymuş olsa idim, size telefon numaramı verirmi idim. Benim en yakın arkadaşlarımda bile telefon numaram yok bunu biliyormuydunuz.
- Evet..Aynı şeyi yapıyorum, haklısın..Peki bunu söylemek zorunda mı idin. Yarın nasıl yorumlanacak...? Nasıl yorumlanacaksa, yorumlansın....Biz kötü bir şeymi yapıyoruz . Sohbet etmenin neresi kötü,neresi ayıp.. Hem allah aşkına , nasıl bir çelişki içinde olduğunun farkındamısın.. Beni hem en yakın dostlarından,arkadaşlarından daha yakın bir yere koyuyorsun..Hemde ............Her ne ise sanırım bu sohbet yeterinden fazla uzadı. Dediğim gibi tekrar rahatsızlık verdiğim için özür dilerim..
-Biliyormusun işte bizim tek sorunumuz bu, hiç bir sohbetimizi münakaşaya çevirmeden bitiremedik. Bunu ya sen başlatıyorsun.. yada ben..!Ne fark ederki.. oluyor işte.. Ayrıca , tanıştığımız o ilk günlerdeki iki insan değiliz. Bunu burdaki herkez fark etti.. Hemde bizden çoook..çok önce...Ama bizim fark etmemiz... ? Neyse fazla söze gerek yok bazen , bazı şeyleri kelimelere dökmek hem gereksiz, hemde yersiz..İşte bu yüzden , Dikkatli olmayı istemek ,ve öyle davranıyor olmak bana daha akılcı geliyor..Unutma hayat devam ediyor ve yarının ne getireceği hiç belli olmaz.Düşündüklerin.. hissetiklerinse bence doğru olan o . Bu benim içinde senin içinde bir başkası içinde geçerli tek kuraldır.Duygulardan cümle kurmak imkansızdır.Ve ayrıca bana,durmadan , Doktor Hanım.. Doktor Hanım demekten de vaz geç . Adım Handan.Anlaşıldımı Kemal Bey..........
Kemal Handan hanımın son cümlesine elinde olmadan tebüssüm etti.Cevap vermedi..Çünkü bunu özellikle , kasıtlı yapıyordu. Ve Handan hanımda bunu farkına varmıştı.
Kemalin, bunlara ilave edeceği bir şey kalmamıştı. Ama o son iki cümleyi duymak onu bir hayli mutlu etmişti." .Düşündüklerin.. hissetiklerinse bence doğru olan bu. Bu benim içinde senin içinde bir başkası içinde geçerli olan tek kuraldır....Duygulardan cümle kurmak imkansızdır.." Mevzuyu ister istemez değiştirdiler. ve baheçede gezinerek bir saate yakın değişik konularda konuşmaya devam ettiler..Biraz önceki ,fırtına başlangıcı ortam dağılmış,ikiside sakinleşmişlerdi.
Aylar sonra aralarında o güne kadar hiç dargınlıklar yaşamamış iki insan gibi sohbet etmişlerdi.Zaman,zaman güldüler.Hüzünlendiler, birlikte çalıştıkları zamanlardaki anılarını tazelediler.
O geceden sonraki olaylar şöyle veya böyle ceryan etmişti, ama hepsi birer ayrıntı idi.Esas olan o gece idi. Bir daha asla o fırsatı bulamamışlardı.Zaman zaman yeniden,sahte dargınlıklar sahte kırgınlıklar yaşadılar.. Çünkü şartlar öyle icab ettiriyordu . Kemal o sohbet ile , Handan hanımın neler hisettiğini bilmiyordu ama kendisi çok mutlu bir gece geçirmişti. ve düşündükçe hala mutlu oluyordu.
Ama onun son bir veda konuşması olacağını ikiside biliyordu. Ve Öylede olmalıydı. Zamansız Ruhani itiraflar , Reel ve ölümlü gerçeği, kacınılmazda olsa her zaman alt üst ederdi, ama sonunda realite bildiğini okumaya devam ederdi. Kemal ,aradan geçen on sene sonra bile hala o geceyi anımsıyordu. Ve arada aklına estikçe bir şarkı mırıldanıyordu." seni uzaktan sevmek aşklarin en güzeli..alıştım hasretine gel desen gelememki"Evet,belki onlara kalsa gelmez,gelemezlerdi .Ama,hayat devam ediyordu.Ve,kader,belki Bir gün, ikisininde kaçamayacağı bir çıkmaz sokakta onların yolunu kesiştirebilirdi..Geleceği, yaşamadan Kim bilebilirdi ki.... Çünkü hala hayatta ve hala, yalnızdılar........
*********************************************
Not: Yukardaki hikaye "KARMAŞIK DUYGULAR" Adlı romandan uyarlanmıştır
A.KE.DO
23.02.2007
Sağlık ocağında tatlı bir telaş vardı. Günlük mesai saati bitmişti.gece nöbetçisi Doktor Handan hanım tus imtihanını bir kere daha kazanmıştı , geçen sefer kazandığında bir hayli uzakta olan bir eğitim hastanesi acil servisine tayini çıkmıştı, ve gitmiştide ama yoğun ve çok yorucu olduğu için iki ay sonra vaz geçip gene şimdiki çalıştığı yere geri dönmüştü. çoğu kişi onun bu uzmanlık eğitiminden vaz geçişini ,orada geride bıraktığı biri için yani ona olan hasretinden bıraktığını konuşuyordu.Kimi yorucu ve yoğun iş ortamı desin kimi başka bir şey, yani hasret .. Ne denirse densin bunun en doğrusunu gene Handan hanımın kendisi biliyordu.
Fakat ,bu sefer gitmekte gerçekten kararlı idi, çünkü aradan geçen zaman zarfında o bahsi geçen kişi ile yani kemalle ,defalarça bir barışık bir dargın kalması onuda kemali de artık iyice yormuştu.Herhalde yollarının şöyle yada böyle bir şekilde ayrılması en iyi olan şeydi.
İşte bu Akşamki tatlı telaşın nedeni Doktor hanımın odasında verdiği veda partisi idi. Yakın dostları ve gece mesaisinde çalışan diğer personelin hepsi davetli idi.Bir tek kemal bu davete icabet etmemişti.sağlık ocağının kapı girişinde oturuken aklı yukardaki partide idi , içi içine sığmıyordu ama ,sanki gururu onun yukarı çıkmasına, handan hanımı tebrik etmesine mani oluyordu . Nasıl tebrik edebilir,nasıl sevinebilirdiki .Nihayetinde on gün içinde doktor hanım burdan ayrılacak ve bir daha kendisini ömür boyunca göremeyecekti.ve Onun yokluğuna alışması sanıldığı kadar kolay olmayacaktı. o bu düşünceler içinde iken , baş ucuna hemşire Sevgi hanımın dikildiğini fark etti . Hemşire hanım elindeki tabağı ona doğru uzatıyordu.
- Bu sizin kemal bey.
Kemal göz ucu ile hemşire hanımın elindeki tabağa öylesine bir baktı , içinde pasta, bir iki kek parçası ve susamlı galete vardı .Diğer elinde ise kola dolu bir bardak tutuyordu.
-İlgine teşekkürler , istemem geri götürün.
- Yaa...! saçmalama , almazsan Çok ayıp edersin
- Bu getirdiğin tabaktan , Davet sahibininin haberi varmı..? yoksa gizlicemi getirdin?
Hemşire hanım , kemale şöyle ters bir şekilde imalı imalı baktı.
- Merak etme bana kalsa sana zırnık vermem de , sen gene doktor hanıma dua et . O, özellikle sana vermemi istedi
-İnanayımmı.
- Bana ne , ister inan, ister inanma ,senin bileceğin bir iş, ben buraya bırakıyorum, ama terbiyesizlik edip te bir yerlere dökmeyesin,ve az sonra sende yukarı gel . Handan hanım senide çağırıyor
-Beni çağırıyormuş..hıh..
- Amaaan senle uğraşamam , kaprisli adam sende
Sevgi hanım yukarı çıktığında, kemal hemşire hanımın arkasından öylece boş boş bakmağa başladı.Derin bir düşünce içine dalmış,hüzünlenmişti, Doktor Handan hanım bir kaç güne kadar gidiyordu artık,Bir an yukarı,onun yanına çıkmağa niyetlendi isede vaz geçti. Bunca kavga ve münakaşa,ve dargınlıktan sonra ne anlamı vardıki . Aslında kavgaları bile birbirlerine itiraf bile edemedikleri bir takım gerçeklerden kaynaklanıyordu ve bunu bilmek bile ızdırap veriyordu. Yukardaki parti bir saat sonra bitmiş, herkez işinin başına dönmüştü.Doktor hanım kutlama için dışardan gelen arkadaşlarını yolcu etmek için alt kata indiğinde,Kemal onunla göz göze gelmemek için başına çevirdi. Bahçeye kadar inip, gelen misafirlerini Ugurlayan, Handan hanım kemalin yanından yine sessizce geçip yukarı kata, odasına çıktı. Kemalin Yanında oturan Sağlık Memuru Mustafa bey
- Seninki, yanından geçerken sana doğru bakmayı ihmal etmedi,bak genede , aklı sende kalmış.Bence bu gece bu dargınlığı bitirin artık .
Mustafa bey, Sağlık ocağında kemalin hem en iyi dostu vede en büyük dert ortağı idi.Onun bütün olan biten her şeyden haberi vardı . Dargınlığı bitirin demesi kemali biraz olsun yumuşatmıştı ama durduk yerdede gidip bunu kendisi başlatmak ona zor geliyordu.Gururu incinecekmiş gibi geliyordu. bu yüzden kararsızdı.
Gece boyunca Doktor hanım gelen hastalara bakmak için, alt kata bir kaç kere inmişti. Kemal, ona doğru göz ucuyla,bile olsun bakmamıştı , en azından baktı isede bunu doktor hanıma sezdirmemişti.
Saat on ikiye doğru, sona kalan,diğer davetlilerini de ugurlamak için tekrar bahçeye kadar inen doktor hanım. Üst kata çıkmak için kemalin yanından geçerken.Kemal gene başını sağa doğru çevirip göz göze gelmemek için büyük bir uğraş veriyordu.Aklı birazdan yanından geçmek üzere olacak handan hanımda idi .Bir şeyler,sanki zorla bakışlarını ona doğru çevirmeğe zorluyordu.. kemal kendi içinde büyük bir mücadeleye başlamıştı. Gururu : " Sakın bakma, bırak yanından öylece geçip gitsin" derken Hisleri ise " O, Şu an, tam karşında , Belki bu son görüşün, belki bir daha ki nöbet gününüzde, onu göremeyeceksin.... Bak...çevir başıni ona bak.. gözlerine, gözlerinin içine bak.." diye onu sıkıştırıyordu. Sonunda içindeki kavganın galibi, gururu değil hisleri olmuştu, dayanamadı ve başını ve bakışlarını ona doğru çevirdi, Bir anda ,handan hanımla göz göze geldiler.O an sıcacık bir alev dalgası bütün vucudunu sardı ,adeta alev alev yanıyor gibi idi ,Heyecanandan, yüzü kızarmış,ve terlediğini hissetti.Handan hanımda onun gözlerinin içine içine bakıyordu. Ne yapacağını nasıl davranacağını şaşırdı.Adeta donup kalmış gibi idi . Damarlarındaki bütün kanın çekildiğini zannetti.Bu heyecana daha fazla dayanamayacaktı.
Gözlerini , tam ondan kaçırıyordu ki , Doktor hanımın ona gülümsediğini fark etti.Genç kadın sağ gözünü hafifçe kırpıp, başını belli belirsiz iki yana doğru silkelerken."Naaber....Nasılsın " Der gibi bir işaret yaptı. Kemal ,onun böyle yapacağını, rüyasında görse inanamazdı.Şimdi deminki şaşkınlığı bir kat daha artmıştı.Hiç böyle bir hareket beklemiyordu. Ne yapacağını ne düşüneceğini şaşırdı , ama bir şey vardi ki bunu hissediyordu.Hemde bütün yüreğinde hissediyordu.Çok ama çok mutlu hissetti kendini . Keşke şimdi ölsem diye düşündü . Bundan daha mutlu bir anı ömrüm boyunca yakalamam imkansız diye geçirdi içinden ..
Bir anda iç güdüsel ve elinde olmadan, Bu hareketi yapan Handan hanımda, yaptığından utanmış olmalıydı ki ordan koşar adımlarla uzaklaşıp , üst kata , odasına çıktı.
Bir müddet sonra, gelen bir başka hastaya bakmak için tekrar aşağı inen doktor hanım, hastayı muayene edip gönderdikten sonra. Üst kata odasına çıkacağına,dış kapıya yöneldi, tekrar kemalin yanında geçip, bahçede gezintiye başladı,Elinde cep telefonu ve birisi ile konuşuyordu. Bahçede volta atar gibi gezinti yapıyor,arada kaçamak bakışlarla ve göz ucu ile kemali sözüyordu.Sanki yanına gelmesini bekler gibi bir hali vardı. oysa konuşmasını kendi odasında da tamamlayabilirdi.
Sağlık memuru Mustafa bey,
- Bence artık yanına gidip, Doktor hanımı tebrik et , Böyle olmuyor... bana kalırsa ayıp ediyor gibisin.
- Mustafa ağbi , gitmesine gideyimde , ya beni terslerse
- Saçmalama artık...Bu saatten sonra terslemesimi kalmış. O artık bu günden sonra misafir sayılır . kalk durma yanına git. Bende kalkıyorum zaten, odama geçip kitap okuyacağım biraz.
Mustafa bey gittikten sonra, kemal bütün cesaretini toplayıp ayağa kalktı . ve Handan hanımın yanına kadar geldi, Yüzünde bir gülümseme ifadesi belirmişti.
- İyi geceler Doktor hanım.
Kemalin yanına geldiğini gören handan hanımda ona tebessüm ederek mukabele etti. Aslında işin en zor tarafı şimdi başlıyordu. kemal söze nereden başlaması gerektiğini bilmiyordu.Yaklaşık 3.5 aydır tek bir kelime bile etmemişlerdi.Üstelik gece boyuncada yanına çıkıp onu tebrik te etmemişti .
sonunda istemeden ağzından bir kaç cümle döküldü.
-İyi geceler Doktor hanım.Siz mi özür dileyeceksiniz ,yoksa ben mi özür dilemeliyim.... Pardon , Öncelikle sizi tebrik etmem gerekirdi .Özür dilerim..Bir an için söze nereden başlamam gerektiğine karar veremedim de.
Handan hanım şaşırmıştı , bu özür dileme de ne anlama geliyorduki . Bununla neyi kast etmişti.
- Tebrikleriniz için teşekkür ederim, ama bu özür meselesine bi mana veremedim. Hangi konuda sizden özür dilemeliyim anlayamadım .
- Geçen tartışmamızda, beni görevde iken içki içmekle suçlamıştınız unuttunuzmu.Sonra bana inanmayıp ben gittikten sonra içtiğim bardağı koklamıştınız.Oysa ben içkiyi bırakalı tam on sene oldu ve ben daima kola içerim.
Handan Hanım birden şaşırdı mahçup olmuştu.Söyleyecek bişey bulamadı.Sadece sitem etmekle yetindi.
- Aşkolsun kemal bey bunca zaman sonra, beni yeniden suçlamak içinmi yanıma geldiniz. Hemde böylesine sevinçli bir günümde. Neyse... genede sizden özür dilerim. Aslında ben öyle demek İstememiştim. Bir yanlış anlaşılma sonucu o günki sohbetimiz öyle bir boyut almıştı. Sahi , peki nerden biliyorsunuz , siz gittikten sonra bardağınızı kontrol ettiğimi.
- Boş verin burda hiç bir şey gizli kalmaz. Aslına bakarsanız , demin söylediğim şey, yani benim içki içiyor oluşumu düşünüyor olmanız, umurumda bile değil. Ben sizinle bir sohbet vesilesi açmak için Lüzumsuz ve manasız bir bahaneye sarıldım , hepsi bu. Yoksa amacım sizi kızdırmak ve yeniden gücendirmek değil.
- Ama bunu öyle çok yaptınızki .
- Lütfen bu seferde, sen beni utandırma.Bırak her şey geçmişte kalsın . Birbirimizi daima güzel şeylerle hatırlayalım.Şunun şurasında belki bu geceden sonra , bir daha görüşme şansımız bile olmayacak.yollarımız ebediyyen ayrılacak .
- Evet haklısınız.gerçektende bu manasız sözlere lüzum yok.Bende hatıralarımda , bu yeri ve sizi daima güzel şeylerle hatırlamak istiyorum.
- Doktor hanım...Biliyormusunuz , size bir şey itiraf etmek istiyorum. Gideceğinize, sizin adınıza Hem, seviniyorum, Hemde,kendi adıma üzülüyorum.Yani içimde çok garip bir duygu var. İnsan aynı anda iki farklı duyguyu yaşayabilirmi diye hep merak eder dururdum. Demekki olabiliyormuş.
- Neden üzüldüğünüzü anlayamadım ,
- Sizce neden olabilir ..... Bir kaç gün sonra burdan ebediyyen ayrılacaksınız, ve ben sizi bir daha göremeyeceğim. Benim için artık buranın hiç bir anlamı kalmayacak.
- İyi ama burda nöbetlerimizde,birlikte iken de beni zaten gün boyu görmüyordunuzki..Ancak akşamları bir kaç saat , O'da alt kata bahçeye inersem veya kapı önündeki banka oturmaya inersem görüyordunuz. yani değişen fazla bir şey yok
- Öylemi sanıyorsunuz. Sizi,ben burada iken gün boyu görmemiş olsam bile , sizin varlığınızın bu dört duvarın arasında olduğunu bilmek bile bana huzur veriyordu.Bu bina sizin varlığınızla bir anlam kazanıyordu.Sizden sonra burası sadece bir taş yığını olarak kalmaya mahkum.
Kemalin bu sözleri üzerine Handan hanım hafifçe gülümsedi.
-İyi ama benim tus imtihanlarına girmemi en çok siz istediniz, hatta zorladınız.Ve bende sizin sözünüzü dinleyip girdim. Şimdi bu üzülmeniz niye. Sanırım bunu benden , ya kurtulmak için istediniz ? yada kazanamayacağımı düşünmüş olmalısınız ..?
- Sizden kurtulmayı istemekmi.... Öylemi düşünüyorsunuz........Bunun için bir yorum getirmeyeceğim. Şahakesper''in hamlette yazdığı gibi "Olmak yada olmamak işte bütün mesele bu"..! Yani "Kalmak yada gitmek",İşte bütün mesele bu. Evet, bence,benim için en büyük mesele bu....!Bu yüzden demin söylediklerimi bir kez daha tekrar etmeyeceğim. Kazanamayacağınızı bir an bile düşünmedimki. Sizin en büyük zorlukları aşacak azim, cesaret ve zekanızdan hiç şüphe duymadım.İki kere üst üste kazandınız. Gelecek sene girseniz gene kazanırsınız. İşte ben bunu bildiğim için sizi zorladım...Geçen sene kazandığınızda ,vaz geçmeniz beni çok üzmüştü..Umarım bu sefer,vaz geçmezsiniz..Sizi görmemek bana ne kadar zor geliyor olsada .. lütfen bu sefer vaz geçmeyin devam edin.
- İlginize teşekkürler, üzülmeyin nihayetinde İstanbulun içindeyim ve gene görüşürüz . Arada sizi ziyarete gelirim. siz gelirsiniz.Gene görüşürüz..
- Keşke olabilse ama , bunun olacağını sanmıyorum. çünkü , siz buradayken bile benden kaçıyordunuz, zaten kırgınlığımızın esas sebebide bu değilmi idi .Nerde kaldıki gittikten sonra görüşme imkanı doğsun
- İyi ama kemal bey , unutmayınki burada sadece ikimiz çalışmıyoruz. bizden başka insanlarda var ve böyle ufak yerlerde bu tür dostluklar her türlü spakülasyona açık şeyler.Aslında kırgın gibi olmamızın sebebide bana kalırsa bu ve siz bunu sanırım fark edemediniz. Bu geceki sohbetimiz bile kimbilir yarın gün boyu nasıl yorumlanacak , hiç düşündünüzmü.
- Yarın nasıl yorumlanacak..Evet haklısınız yarın nasıl yorumlanacak.. O zaman şu ana kadarki konuşmalarım için sizden özür dilerim,Yani sizi yeterince lafa tuttum, ve sanırım bana yeterinden fazla zaman ayırdınız. Bunun için teşekkür ederim. ayrıca , sizi rahatsız ettiğim için tekrar tekrar özür dilerim.
- Bak gene aynı şeyi yapıyorsun. olayları hemen kendince yorumluyorsun ve bundanda alıncak şeyler çıkarıyorsun. Ayrıca ,Sözlerime dikkat etmiyorsun. Ben senden zerre kadar rahatsızlık duymuyorum . Aksine seninle sohbet etmek benimde hoşuma gidiyor. Ben sadece ,bu güne kadar yapılan veya yapılabilecek dedikodulardan endişe ediyorum hepsi bu.Ayrca sizden rahatsızlık duymuş olsa idim, size telefon numaramı verirmi idim. Benim en yakın arkadaşlarımda bile telefon numaram yok bunu biliyormuydunuz.
- Evet..Aynı şeyi yapıyorum, haklısın..Peki bunu söylemek zorunda mı idin. Yarın nasıl yorumlanacak...? Nasıl yorumlanacaksa, yorumlansın....Biz kötü bir şeymi yapıyoruz . Sohbet etmenin neresi kötü,neresi ayıp.. Hem allah aşkına , nasıl bir çelişki içinde olduğunun farkındamısın.. Beni hem en yakın dostlarından,arkadaşlarından daha yakın bir yere koyuyorsun..Hemde ............Her ne ise sanırım bu sohbet yeterinden fazla uzadı. Dediğim gibi tekrar rahatsızlık verdiğim için özür dilerim..
-Biliyormusun işte bizim tek sorunumuz bu, hiç bir sohbetimizi münakaşaya çevirmeden bitiremedik. Bunu ya sen başlatıyorsun.. yada ben..!Ne fark ederki.. oluyor işte.. Ayrıca , tanıştığımız o ilk günlerdeki iki insan değiliz. Bunu burdaki herkez fark etti.. Hemde bizden çoook..çok önce...Ama bizim fark etmemiz... ? Neyse fazla söze gerek yok bazen , bazı şeyleri kelimelere dökmek hem gereksiz, hemde yersiz..İşte bu yüzden , Dikkatli olmayı istemek ,ve öyle davranıyor olmak bana daha akılcı geliyor..Unutma hayat devam ediyor ve yarının ne getireceği hiç belli olmaz.Düşündüklerin.. hissetiklerinse bence doğru olan o . Bu benim içinde senin içinde bir başkası içinde geçerli tek kuraldır.Duygulardan cümle kurmak imkansızdır.Ve ayrıca bana,durmadan , Doktor Hanım.. Doktor Hanım demekten de vaz geç . Adım Handan.Anlaşıldımı Kemal Bey..........
Kemal Handan hanımın son cümlesine elinde olmadan tebüssüm etti.Cevap vermedi..Çünkü bunu özellikle , kasıtlı yapıyordu. Ve Handan hanımda bunu farkına varmıştı.
Kemalin, bunlara ilave edeceği bir şey kalmamıştı. Ama o son iki cümleyi duymak onu bir hayli mutlu etmişti." .Düşündüklerin.. hissetiklerinse bence doğru olan bu. Bu benim içinde senin içinde bir başkası içinde geçerli olan tek kuraldır....Duygulardan cümle kurmak imkansızdır.." Mevzuyu ister istemez değiştirdiler. ve baheçede gezinerek bir saate yakın değişik konularda konuşmaya devam ettiler..Biraz önceki ,fırtına başlangıcı ortam dağılmış,ikiside sakinleşmişlerdi.
Aylar sonra aralarında o güne kadar hiç dargınlıklar yaşamamış iki insan gibi sohbet etmişlerdi.Zaman,zaman güldüler.Hüzünlendiler, birlikte çalıştıkları zamanlardaki anılarını tazelediler.
O geceden sonraki olaylar şöyle veya böyle ceryan etmişti, ama hepsi birer ayrıntı idi.Esas olan o gece idi. Bir daha asla o fırsatı bulamamışlardı.Zaman zaman yeniden,sahte dargınlıklar sahte kırgınlıklar yaşadılar.. Çünkü şartlar öyle icab ettiriyordu . Kemal o sohbet ile , Handan hanımın neler hisettiğini bilmiyordu ama kendisi çok mutlu bir gece geçirmişti. ve düşündükçe hala mutlu oluyordu.
Ama onun son bir veda konuşması olacağını ikiside biliyordu. Ve Öylede olmalıydı. Zamansız Ruhani itiraflar , Reel ve ölümlü gerçeği, kacınılmazda olsa her zaman alt üst ederdi, ama sonunda realite bildiğini okumaya devam ederdi. Kemal ,aradan geçen on sene sonra bile hala o geceyi anımsıyordu. Ve arada aklına estikçe bir şarkı mırıldanıyordu." seni uzaktan sevmek aşklarin en güzeli..alıştım hasretine gel desen gelememki"Evet,belki onlara kalsa gelmez,gelemezlerdi .Ama,hayat devam ediyordu.Ve,kader,belki Bir gün, ikisininde kaçamayacağı bir çıkmaz sokakta onların yolunu kesiştirebilirdi..Geleceği, yaşamadan Kim bilebilirdi ki.... Çünkü hala hayatta ve hala, yalnızdılar........
*********************************************
Not: Yukardaki hikaye "KARMAŞIK DUYGULAR" Adlı romandan uyarlanmıştır
A.KE.DO
23.02.2007